Bizimle iletişime geçin

Haberler

Spotify ve Youtube’un rekabeti bize nasıl bir gelecek vaat ediyor?

Spotify ‘videoya’, Youtube ‘sese’ daha çok yatırım yaparken, ‘yazılı’ dünyadan ‘ses ve videonun’ hâkim olduğu bir geleceğe doğru yaklaşıyoruz.

Yayınlanma tarihi

on

Spotify ve Youtube yakında büyük bir rekabete mi girecek?

Spotify “videoya”, Youtube “podcast’e” doğru yelken açarken, ses ve videonun amiral gemileri, birbirlerinin alanına yönelerek, harmanlanmış yeni platformlara mı dönüşecek?

Eğer bu öngörü gerçek olacaksa Spotify, “video podcast’lerle”, Youtube, “podcast’lerle” kullanıcıyı ne oranda kendi platformuna çekebilecek ve kalıcı hale getirecek?

Peki, kullanıcı hangisini tercih edecek? Video ile zenginleşmiş Spotify’ı mı, yoksa podcast’e kapılarını açan Youtube’u mu?

Ya Apple gibi diğer büyük rakipler ne yapacak? Bu yeni rekabet ikliminin neresinde yer alacaklar?

Bu ve benzer birçok sorunun yanıtlarını henüz bilmiyoruz. Ama ayak sesleri yükselen yeni rekabet zemininin “ses ve videonun” birleştiği yeni platform modeli olacağının işaretleri epey güçlendi.

Birkaç hafta önce sızan bilgilere göre Youtube yakında www.youtube.com/podcasts (şu anda aktif değil) sekmesi ile podcast’e özel bir ana sayfa oluşturacak ve ana video markasının altına entegre edecek. Hatta bir yıl önce podcast operasyonlarını yönetmesi için sektörde tanınan bir isim olan Kai Chuck’ı atadı.

Bu haberin kamuoyuna yansımasından hemen sonra Spotify yaklaşık bir yıldır beta aşamasında tuttuğu ve Youtube’tan tranfer ettiği Joe Rogan gibi popüler bazı yayıncılarına açtığı video podcast özelliğini aniden 4 ülkedeki (ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda) tüm içerik oluşturucuların kullanımına sundu.

Bu hamleler, yakında yeni teknolojik hamlelerle milyonlarca kullanıcısı olan Spotify ve Youtube’un birbirlerinin güçlü olduğu alanlara yönelmeleriyle büyük bir rekabete girişeceğinin ayak seslerini oluşturuyor.

APPLE TEMEL ATTI, SPOTIFY BÜYÜTTÜ

Peki, bu aşamaya nasıl gelindi; video, podcast ve ses tabanlı iletişimi nasıl bir gelecek bekliyor?

Video epeydir günlük yaşamımızın bir parçası olsa da aslında podcast de, birdenbire hayatımıza girmiş bir kavram ve mecra değil. Podcast, 2000’lerin başında Apple’ın MP3 müzik dinlemek için geliştirdiği iPod cihazının “Pod”u ile, İngilizce’deki “Broadcast” (yayın yapmak) sözcükleri birleştirilerek türetilmiş bir kavram. iTunes üzerinden sağladığı destekle podcast yıllarca Apple’ın hegemonyasında sessiz sedasız ilerledi.

Podcast 2004 yılından beri hayatımıza dahil olmasına rağmen, ağır telif hakları nedeniyle müzikten para kazanamayan Spotify’ın yeni bir gelir kapısı arayışıyla son 3-4 yılda podcast’e yönelmesi Dünya’da “sese” yönelik ilgiyi hızla artırdı.

Youtube’un lokomotifi olduğu “video” alanı bireyler, kurumlar ve markalar tarafından çoktan “yerleşik” bir dijital mecraya dönüşmüştü. Ses (podcast) tarafı ise, Apple Podcasts’in öncülüğünde, kendi halinde kavrulup gidiyordu. Video gibi kitlesel bir mecra haline gelememişti. Daha çok “meraklılarının” bir hobi boyutunda kullandıkları bir kanaldı.

Ancak 2022 başı itibariyle 400 milyonu aşan kullanıcı sayısıyla Spotify’ın podcast’e yatırım yapması ve bu sayede ses tabanlı içerik oluşturuculara güçlü bir zemin sunması hikâyenin boyutunu bir anda değiştirdi.

Özellikle Covid 19 pandemisi sürecinin yarattığı rüzgârla da birey ve kurumlar Spotify’ın sunduğu bu imkânı kullanmaya ve ses tabanlı içerik geliştirmeye başladılar. Kullanıcısının farkındalığı başlangıçta yüksek olmasa da “Spotify’da olmak, Spotify’da sesini duyurmak” bireyler ve kurumlar için cezbedici oldu.

Son iki yılda podcast yayıncılığı o kadar büyüdü ki, küresel düzeyde yayınlanan podcast sayısı 4 milyonu geçti.

Müzikle başladığı yolculuğunda “Sesin her şeyi olmak için” düğmeye basan Spotify, özellikle 2019 – 2022 arasında ses tabanlı teknoloji geliştiren birçok şirket ve start-up’ı satın alarak podcast stratejisini inşa etmeye başladı.

2019’da ilk büyük podcast yatırımını yapan Spotify, 500 milyon dolarlık devasa bir bütçe oluşturarak, seri satın almalara başladı. İlk ciddi yatırımını podcast girişimi Gimlet Media ve podcast sunucusu/uygulaması Anchor’u satın alarak yaptı. Anchor, sonraki süreçte Spotify’ın büyüyen podcast yatırımlarının ana omurgasını oluşturdu.

Daha sonra Ringer, Megaphone FM, Parcast, Whooshkaa, Chartable ve Podsights gibi şirketleri satın alarak bünyesine kattı. Böylece hızlı biçimde podcast alanında yatay ve dikey biçimde sektörde kendisini konumlandırdı.

Anchor ve Megaphone FM’le podcast sunucu ve reklam hizmetleri altyapısını kurdu. Parcast ile özel podcast’ler geliştiren bir stüdyo kurdu ve podcast ağı oluşturdu.

Betty Labs ve Locker Room’u alarak Greenroom markasını oluşturdu ve Clubhouse’a rakip oldu. Yakın zamanda Greenroom ismini Spotify Live olarak değiştirdi.

Yapay zekâ destekli Podz’u satın alarak uygulama içi arama altyapısını güçlendirmeye başladı. Dünya’nın en popüler sesli kitap uygulamaları arasında yer alan Findaway’ı bünyesine katarak sesin her yerinde var olacağı iddiasını güçlendirmiş oldu.

Yayın ve içerik dağıtımı teknolojisini güçlendirmek için Wooshkaa’yı satın aldı ve bu yılın ilk çeyreğinde de yayıncılar ve reklamverenler için podcast analitik çözümleri sunan Chartable ile podcast reklamcılığı için platformlar arası analiz ve ilişkilendirme hizmeti sunan Podsights’ı satın alarak yayıncılar ve reklamcılar için veri teknolojisi altyapısını güçlendirmiş oldu.

Geçen yıl “Spotify Advertising” hizmetini duyuran Spotify, podcast reklamcılığı için de düğmeye bastı ve reklamverenler için reklam servisini duyurdu. Yine yayıncılar için de Anchor.fm üzerinden abonelik ve reklam geliri elde etmek için özel araçları kullanıma açtı.

Böylece 2019 başladığı operasyonları 2022 itibariyle olgunlaştıran Spotify, podcast alanında agresif büyüme için teknoloji mimarisini hemen hemen tamamlamış oldu.

Bu altyapı üzerine “sesin her şeyi olmakla” yetinmeyeceğinin işaretini veren Spotify, video alanına genişleme kararı alarak yeni bir aşamaya geçti.

YOUTUBE OYUNA DAHİL OLUYOR

Pandemi sürecinde “ses” tarafındaki bu hızlı gelişmeleri takip etmekle yetinen Youtube, bireylerin ve kurumların podcast’e ilgisinin hızla arttığını görünce harekete geçti ve podcast operasyonlarını yönetmesi için geçen yıl Kai Chuck’ı atadı.

Youtube bilindiği gibi Google’ı da bünyesinde barındıran Alphabet Grubu’nun çatısı altında ve aynı zamanda Google’dan sonra Dünya’nın en büyük ikinci arama motoru konumunda.

Aslında Alphabet Grubu bünyesinde Google Podcasts yıllardır podcast dizini (platformu) olarak hizmet veriyor. Ancak Spotify ve Apple Podcasts’in sahip olduğu pazar payıyla karşılaştırıldığında yüzde 2-3’leri aşamayan oranıyla neredeyse hiç kullanılmıyor. Spotify ve Apple son yıllarda podcast tarafına büyük yatırımlar yaparken Google Podcasts ile ilgili hemen hemen parmak oynatılmadı.

Öyle anlaşılıyor ki, Alphabet Grubu, Google Podcasts’e yatırım yapıp büyütmek yerine, video alanında tekelleşmiş Youtube’a podcast operasyonunu entegre etmeyi tercih etmiş gibi gözüküyor.

Şu ana kadar resmi bir açıklama yapılmamış olmasına karşın yakın zamanda Youtube’un podcast yöneticisi Kai Chuck tarafından PodNews’e gönderilen dökümanlarda yakında Youtube’un RSS’i desteklemeye başlayacağı ve www.youtube.com/podcasts sekmesiyle podcast’e özel bir ana sayfanın kullanıma sunulacağı kaydediliyor.

Youtube podcast sekmesi kullanıma sunulduktan sonra muhtemelen Google Podcasts uygulaması ya tamamen kapatılacak ya da birçok Google ürününde olduğu gibi ileri bir tarihte fişi çekilmek üzere öylece kendi haline bırakılacak.

SES VE VİDEOYU NASIL BİR GELECEK BEKLİYOR?

Alphabet Grubu neden böyle bir adım atıyor?

Spotify’ın ses tarafındaki agresif adımları ve büyümesi karşısında Youtube’un bu hamlesi akıllıca gözüküyor. “Ses” alanında bir markaya ayrıca enerji harcayıp büyütmeye çalışmak yerine videonun yanına “sesi” de ekliyor ve aynı kanal üzerinden kullanıcıya sunuyor; isteyene video isteyene podcast veriyor. Üstelik geçişkenliği kolay, esnek bir yapı oluşturuyor.

Özellikle Spotify’ın yatırımlarıyla podcast’e ilgi son yıllarda artsa da, bilinirlilik ve talep henüz yeterli düzeyde değil. Oysa Youtube küresel olarak popüler hale gelmiş bir marka. Podcast de bu popüler markanın altına koyulduğunda kullanıcı farkındalığını ve bilinirliliğini artırmak mümkün olacak. Yani hazır bir markanın gücünden yararlanmış olacak. Açıkçası bu büyük bir fark yaratacak.

Yapılan bazı araştırmaların da gösterdiği gibi, Youtube bu haliyle bile Almanya, ABD gibi bazı ülkelerde podcast dinlemede ya Spotify’dan hemen sonra, ya da Spotify ve Apple Podcasts’ten sonra en çok kullanılan platform konumunda.

Önemli ayrıntılardan birisi de, “keşfedilebilirlik” konusu olacak. Spotify, Apple Podcasts algoritması ve platform içi arama özellikleri kaliteli ve istikrarlı podcast yayınlarının kullanıcı tarafından “keşfedilmesini” henüz desteklemiyor. Her iki marka da buna henüz istenilen çözümü üretebilmiş değil. Editörlerle bunu çözmeye çalışıyorlar.

Oysa Youtube’un video tarafından geliştirdiği bir altyapı ve teknoloji zaten var. Üstelik bu teknoloji milyonlarca kullanıcısıyla oluşturduğu geniş bir veri ağının üzerinde ilerliyor. RSS’i desteklemeye başladıktan sonra podcast sekmesini bu ana omurgaya nasıl ve tam olarak hangi entegrasyonla oturtacağını henüz bilmiyoruz, ama video tarafında yıllardır geliştirdiği güçlü teknoloji ve algoritmasıyla “keşfedilebilirlik” konusunda Spotify ve Apple’a karşı üstünlük sağlaması mümkün gözüküyor.

Bu ayrıntı öyle hayati bir unsur haline gelebilir ki, Youtube’u podcast içerik oluşturucularının ve haliyle kullanıcılarının en gözde platformu haline getirebilir.

Spotify ve Apple Podcasts tarafının önemli sancılarından birisi de içerik oluşturucularına “gelir modeli” sunmaktaki zorlukları. Reklamverenlerin podcast’e ilgisi yeni yeni oluşuyor. Spotify ve Apple’ın bir yıl önce kullanıma sunduğu “podcast aboneliği”yle ilgili şüpheler yüksek ve nasıl ilerleyeceği de meçhul.

Oysa Youtube’un başta Google reklamcılığıyla (Adwords) desteklediği hazır ve güçlü bir reklam teknolojisi var. Bunu podcast tarafına entegre etmek güç olmayacaktır.

HİBRİT BİR GELECEK BİZİ BEKLİYOR

Başlangıçta da aktardığımız gibi Spotify videoya, Youtube da sese yatırım yapıyor. Spotify, sesi video ile zenginleştiriyor, Youtube sesi de bir seçenek olarak yapısına entegre ediyor.

İki marka da bir yönüyle buna mecbur. Çünkü bu yalnızca bu iki dev markanın hem video hem de ses tarafında kullanıcıyı tutması ve gelir elde etmeyi hedeflemesiyle ilgili değil; orta ve uzun vadeli bir stratejinin parçası.

İletişim ve genel mecra kullanımı ses ve videonun harmanlandığı yeni hibrid bir geleceğe doğru evriliyor. İş ve özel yaşam karması içinde mobil yaşam kökleşiyor. Yeni internet teknolojileri, güçlenen veri iletimi, dahası yapay zeka teknolojisiyle desteklenen “akıllı ev”, “akıllı otomobil”, “akıllı giyilebilir kıyafetlerle” yaşam akışı kesintisiz ve bağlı hale geliyor. Bu da, kişinin ihtiyaç ve isteğine göre, sesle video arasındaki entegrasyonu, geçişkenliği zorunlu hale getiriyor. Yani bir içeriği işe gitmeden hemen önce video olarak tüketmeye başlayıp biraz sonra otomobilinizde podcast olarak tüketmeye devam edebilirsiniz. Ya da video ve podcast versiyonları arasında tercih yapabilirsiniz.

Dahası, bugün için biraz fütüristik gözükse de, ses ve video yalnızca birer “medya” aracı olmanın ötesine doğru genişleme potansiyeli taşıyor. Bireysel, sosyal, grupsal, ticari, özel ve genel her türlü süreç için sesi ve videoyu özelleştirerek kullanma imkanının oluşması, teknoloji geliştirmelerini, modellemeleri ve kullanım şekillerini de genişletecek.

Elbette Spotify ve Youtube gibi markalar teknoloji geliştirme boyutuyla sürecin bir tarafındalar; diğer tarafında ise kullanıcılar bulunuyor. İçeriği tüketme ve aynı zamanda içerik geliştirme biçimleri ve talepleri bu markalara teknolojilerini dinamik olarak geliştirme ve yön verme imkanı sağlayacak.

Ama öyle anlaşılıyor ki, Siri, Google Asistan, Alexa, Cortana, Bixby gibi sanal asistanların da sürece eklemlenmesiyle ses ve videonun yaşamımızın odağına yerleştiği bir döneme adım atmamız kaçınılmaz gözüküyor. Hele hele bugünlerde sıkça gündeme gelen Web 3.0 ve metaverse evreniyle birlikte “yazılı” dünyadan “ses ve videonun” hâkim olduğu bir dünyaya biraz daha yaklaşmış olacağız.

Kiminiz için pek mümkün ve heyecan verici, kiminiz içinse hayal ötesi bu geleceğin ayrıntılarını ele almak da artık başka yazıların konusu olsun…

NOT: Bu yazı ilk olarak Gazete Duvar‘da yayınlanmıştır.

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Yanıt Ver

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Podcast’inizi nasıl büyütebilirsiniz?

Adam Torres 6.000’den fazla kişiyle röportaj yaptı ve podcast’inizi nasıl büyüteceğinize dair ipuçları ve püf noktaları oluşturdu.

Yayınlanma tarihi

=>

Sürekli gelişen podcast dünyasında, her hevesli podcaster için benzersiz bir sesle öne çıkmak olmazsa olmazdır. Bu, yalnızca içeriğinizi pazarlamanızı ve paraya çevirmenizi kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda yeni hayranlar çeker ve nihayetinde podcast’inizi büyütür.

“Mission Matters“ın kurucu ortağı ve sunucusu Adam Torres, özgünlüğü ve sürekli iyileştirmeyi benimseyerek podcast yayıncılığında başarıya ulaşmanın mümkün olduğunu kanıtlayarak bu alanda kendine bir yer edinmeyi başardı.

Podcastingtech’in 39. bölümünde Adam, şovunun bilinmezlikten küresel podcast’lerin en iyi %2,5’ine yükselmesine yardımcı olan podcasting sırlarını ve stratejilerini paylaştı. Eski finans sihirbazı, podcasting ününe kelimenin tam anlamıyla ulaştı ve yeni girişimcilerden üst düzey yöneticilere kadar çeşitli konuklarla 6.000’den fazla röportaj gerçekleştirdi.

Adam’ın stratejilerinden ve deneyimlerinden yararlanarak bu rekabetçi alanda sesinizi nasıl bulacağınız ve yerinizi nasıl oluşturacağınız hakkında bilgi edinin.

Özgünlüğü benimseyin

Adam’ın podcasting yolculuğu titizlikle planlanmamıştı. Samimi ve özgün bir yaklaşımla başladı ve “Sadece gerçeği söylerdim… Sizi takdir ediyorum” dedi. Bu özgünlük dinleyicileriyle yankı buldu. Sesinizi bulmak için kendinize karşı dürüst olmanız çok önemli.

İzleyicilerinizle etkileşim kurmak, ilişkilendirilebilir olmakla başlar. Bu, gerçek düşüncelerinizi ve deneyimlerinizi paylaşmak anlamına gelir. Özgünlük, güven oluşturur ve bu da izleyici sadakatini açığa çıkarır ve kaliteli misafirleri çeker.

Küçükten Başlayın, Sürekli Gelişin

Adam büyük kurulumlarla veya üst düzey prodüksiyon değerleriyle başlamadı. İlk bölümleri düzenlenmemişti ve tamamen içeriğe odaklanıyordu.

Adam, Podcasting Tech Show’da sunucu Mathew Passy’ye, “İlk üç yüz bölümüm düzenlenmemişti. Bir giriş yapıp yapmadığımı bile bilmiyorum. Bir çıkış yapıp yapmadığımı da bilmiyorum. Sadece düz içerik ve düzenlenmemiş bir yüklemeydi ve bundan bir izleyici kitlesi oluşturduk. Bu yüzden çok hızlı bir şekilde 300’den fazla bölüm yaptım. Zamanla daha iyi oldum, elbette” dedi.

Yeni başlayan podcaster’lar için, asgari kaynaklarla başlamak ve kademeli olarak gelişmek önemlidir. Önce değerli içerik sunmaya odaklanın ve daha sonra prodüksiyon kalitesini artırmayı düşünün. Podcasting süreci, zamanla becerilerinizi geliştiren paha biçilmez bir öğrenme deneyimidir.

Değer İlişkileri ve İnsan Bağlantıları

Adam için ilişkiler kurmak ve sürdürmek temeldir. 6.000’den fazla röportaj gerçekleştirmiş olması nedeniyle insan bağlantılarının gücünü anlıyor.

Adam, “Bahsettiğiniz ilişkiler, zamanla platformunuzun kalitesi de artıyor. Yani içerik. Ne tür sohbetler yapıyorsunuz? Birinci ve dokuzuncu yılda yaptığınız gibi hala otantik şeyler mi yapıyorsunuz? Peki, tüm çalışmalarınızda bu otantiklik bağını nasıl koruyorsunuz, böylece sadece önemli kişiler olan konuklarınızla değil, aynı zamanda zamanla size ve sesinize güvenebilecek, sizi dinlemesini istediğiniz kitlenizle de güven oluşturuyorsunuz” dedi.

Misafirlerle insani düzeyde etkileşim kurmak, içeriğinizi zenginleştirir ve ağınızı genişletir. Ağ oluşturmayla birlikte iş birliği, öğrenme ve büyüme fırsatları gelir.

Arkaplanınızı Kullanın

Adam, ilgi çekici içerikler oluşturmak ve uzmanlığına değer veren bir kitleyle bağlantı kurmak için finans geçmişinden yararlanırken, “Sanırım önceki kariyerim beni buna biraz yatkın hale getirdi” diyor.

Kendi geçmişinizi ve uzmanlığınızı göz önünde bulundurun. Bu unsurları podcast’inize dahil etmenin yollarını bulun. Benzersiz bakış açınız, podcast’inizin farklılaştırıcısı olacak ve deneyimlerinizle ilişki kurabilen veya onlardan öğrenebilen dinleyicileri çekecektir.

Geribildirim ile Gelişin

Evrim geçirme isteği, Adam’ın stratejisinin temelini oluşturuyor. Konuklardan ve izleyici etkileşimlerinden gelen geri bildirimleri özümseyerek yaklaşımını geliştirmesine olanak sağladı. “Bir hafta öncesine göre şimdi daha iyi misin?” Performansınızı ve izleyici tepkilerinizi düzenli olarak değerlendirin. İçeriğinizi zenginleştirmek ve sunum tarzınızı yenilemek için içgörüleri kullanın. Bu, daha etkili bir podcast sesine doğru istikrarlı bir ilerleme sağlar.

Tutarlılık Anahtardır

Adam’ın deneyiminden alınan dikkat çekici bir ders tutarlılıktır. Podcast’inizin ilk aşamalarında, etkinizden şüphe etmek kolaydır, ancak Adam bağlılık tavsiye ediyor: “Günümüz Adam’ı, gelecekteki Adam’ın işini yargılama hakkına sahip değildir.”

Tutarlı bir kayıt ve yayın programı sürdürerek, becerilerinizi istikrarlı bir şekilde geliştirebilir ve sadık bir izleyici kitlesi oluşturabilirsiniz. Unutmayın, podcast’te büyüme zaman ve sabır gerektirir.

Sürekli Öğrenme ve Deney

Adam’ın zanaatını geliştirme konusundaki kararlılığı , ister yayıncılık dünyasının önemli isimlerini incelemek, ister sunuculuk becerilerini geliştirmek için komedi gibi yeni yollar keşfetmek olsun, öğrenmeye olan bağlılığında açıkça görülüyor.

Adam, “Las Vegas’ta bir komedi dersine kaydoluyorum çünkü beş dakikalık bir komedi yapmak istiyorum. Hayatımda hiç komedi yapmadım. Çok korkuyorum, Matthew. Bunu söylerken bile, bunu ilk kez alenen söylüyorum. Bunu düşünmek bile ellerimi ve ayaklarımı terletiyor. Bir komedi koçum var ve şimdiden çıldırıyorum. Ama kendimi zorluyorum ve bunun başka bir beceri seti olduğunu biliyorum. Elde edilecek başka bir beceri seti” dedi.

Podcast yapmayı hedefleyenler şunu bilmeli: Podcast eğitiminiz ‘kayıt’ tuşuna bastığınızda bitmiyor. Podcast tekniklerinizi zenginleştirmek ve hedef kitleniz için içeriği taze tutmak için kitaplar okuyun, kurslara katılın ve farklı stilleri keşfedin.

Rekabetçi podcast dünyasında sesinizi bulmak, özgünlük, sürekli iyileştirme ve stratejik ilişki kurmanın bir karışımını içerir. Adam Torres, kendinize sadık kalmanın, insan bağlantılarına değer vermenin ve büyümeye kendini adamanın podcast’te başarılı bir niş oluşturmanıza nasıl yardımcı olabileceğini örnekliyor.

Bu stratejileri benimseyerek siz de özgün bir podcasting sesi geliştirebilir ve bu dinamik sektörde başarılı olabilirsiniz.

Kaynak: Podcasting Tech

Okumaya devam et

Haberler

Spotify ve IAS, platformun ilk üçüncü taraf marka güvenliği ve uygunluk aracını başlattı

Spotify ve IAS, platformun ilk üçüncü taraf marka güvenliği ve uygunluk aracını başlattıklarını duyurdu. Spotify Audience Network’teki podcast reklamverenleri için ortak çözüm, marka güvenliği ve uygunluk ölçümü için podcast bölümü düzeyinde sınıflandırma sağlıyor.

Yayınlanma tarihi

=>

Önde gelen küresel medya ölçüm ve optimizasyon platformu Integral Ad Science, Spotify ile birlikte ABD’deki Spotify Audience Network’te podcast reklamverenleri için “Hedefleme ve Ölçüm” dahil olmak üzere yeni “Marka Güvenliği ve Uygunluk Özelliklerini” başlattığını duyurdu.

IAS CEO’su Lisa Utzschneider, “IAS ve Spotify arasındaki bu ortaklık, podcast reklamverenlerine mesajlarının hedeflenen kitlelerde yankı bulacağına dair kontrol ve güven sağlamada çok önemli bir adımı temsil ediyor. Markalar tüketicilerle farklı formatlar üzerinden bağlantı kuruyor ve IAS çok kanallı medya kalitesini artırmaya kararlı. IAS’nin Spotify ile sektörde bir ilk olan çözümü, reklamverenlerin markalarını tüm mecralarda koruyabilmelerini ve ölçeklendirebilmelerini sağlamaya olan bağlılığımızı gösteriyor” dedi.

Sınıfının en iyisi yapay zeka odaklı teknolojiden güç alan IAS, her podcast bölümünü eyleme geçirilebilir marka güvenliği ve uygunluk kontrolü için geniş ölçekte sınıflandırıyor. Bu çözümler, ABD podcast reklam gelirinin 2027’de 3 milyar doları aşmasının beklendiği bir döneme denk geliyor. Podcast reklamcılığı olgunlaştıkça, sesli marka güvenliği ve uygunluk çözümleri harcamaları optimize etmek, yatırım getirisini artırmak ve marka itibarını korumak için çok önemli.

Bu lansmanın bir parçası olarak, Spotify Audience Network’teki reklamverenler için aşağıdakiler de dahil olmak üzere yeni özellikler ve işlevler sunulacak:

  • Podcast Bölüm Düzeyinde Doğruluk: IAS’nin yapay zeka odaklı Multimedya Teknolojisi, ABD ölçeğinde 90’dan fazla dilde ses içeriğini sınıflandırmak için konuşmadan metne sinyalleri birleştirir ve marka güvenliği ölçümü için podcast bölüm düzeyinde sınıflandırma sağlar.
  • Özel Marka Güvenliği ve Uygunluk Hedeflemesi: Reklamverenler, Spotify Audience Network’te tercih ettikleri risk toleransını belirleyerek reklamlarının IAS tarafından puanlanan marka değerleriyle uyumlu içeriklerle birlikte görünmesini sağlayabilir.
  • Teklif Öncesi Sınıflandırma: IAS, gösterimlerin markaya uygun podcast içeriğinin yanında görünmesini sağlamak için dinamik olarak eklenen podcast reklam yerleşimlerini günlük, kampanya düzeyinde raporlama ile doğrular. Sınıflandırma, teklif öncesi gerçekleşir ve reklamverenlerin benzersiz risk toleransına göre uyarlanmış dört özel Spotify Marka Uygunluğu Hedefleme katmanıyla birlikte sektör standardı kategorilerle uyumludur.
  • Geniş Erişim: Reklam envanteri, tüketicilerin Spotify Audience Network özellikli bir podcast’i oynattığı tüm podcast uygulamalarında çalışır. Ölçüm ve Hedefleme yalnızca Podcast’lerde çalışır – Spotify Audience Network %100 yalnızca podcast envanteridir.

Spotify Küresel Ürün ve Ticari Büyüme Başkanı Chloe Wix, “Amacımız dijital ses marka güvenliğinde çıtayı yükseltmek ve IAS ile ortaklık kurarak podcast’ler için çok talep edilen bir marka güvenliği çözümü oluşturduk. Birlikte, reklamverenlerin güvenilir ortamımızda hayranlarıyla bağlantı kurmaları için daha fazla şeffaflık ve daha fazla kontrol sunabilmemizi sağlayacağız” dedi.

Bu ortaklık, IAS’nin uygulama içi masaüstü ve mobil cihazlarda video ve görüntülü envanter için mevcut olan ayrıntılı Görüntülenebilirlik ve Geçersiz Trafik raporlamasını da içeren yenilikçi ürün paketini genişletiyor. Şu anda ABD’de 90’dan fazla dilde destek veren IAS marka güvenliği ve uygunluk çözümleri, Spotify’daki podcast reklamverenleri için içeriği geniş ölçekte sınıflandırmak üzere podcast bölümü düzeyinde konuşmadan metne sinyalleri analiz ediyor. Reklamverenlerin marka uygunluğunu hedeflemesini ve ölçmesini sağlayan IAS, tüm mecralarda dijital reklam ölçümünde katı standartları sürdürme taahhüdünü bir kez daha teyit ediyor.

Okumaya devam et

Haberler

Spotify, podcast’lere ‘oynatmalar (plays)’ sayısı ekliyor

Spotify, tüm podcast’ler için uygulama içinde görülebilen bir “çalma” sayısı ekleyeceğini duyurdu. Şirket, “Oynatmalar, Spotify’daki ses ve video içeriğindeki etkileşimi yansıtacak” açıklaması yaptı.

Yayınlanma tarihi

=>

Spotify, bir müzik akış hizmeti olarak en üst sırada yer almasına rağmen, YouTube’un hakim olduğu podcast’ler söz konusu olduğunda yapması gereken çok şey var. Bu nedenle, Spotify şimdi bir “Plays” özelliği veya çalma sayısı ekleyerek dinleyicilerin ve içerik oluşturucuların bir podcast’in kaç kez dinlendiğini kontrol etmelerini mümkün kılıyor.

Spotify’ın, Newroom sayfasında yaptığı açıklamaya göre “plays” özelliği, dinleyicinin ve içerik oluşturucuların Spotify uygulamasında hangi podcast bölümünün en çok dinlendiğini doğrudan görmesini sağlayacak. Spotify, kısa süre önce yayınladığı bir haber odası gönderisinde, “Plays, Spotify’daki ses ve video içeriğindeki etkileşimi yakalayacak ve insanların herhangi bir bölümü aktif olarak kaç kez dinlediğini veya izlediğini yansıtacak” açıklamasını yaptı.

Oynatma sayısı ana sayfada, bölüm sayfasında ve program sayfasında podcast’in yanında görünecek. Ayrıca içerik oluşturucular ve Megaphone için Spotify’da da mevcut olacak. Oynatma sayısının getirilmesinin amacı, kullanıcıları özellikle görüntüleme sayılarına bakarak yeni podcast’ler keşfetmeye ve dinlemeye teşvik etmek.

Ayrıca içerik oluşturucuların hangi bölümün kendileri için en iyi sonucu verdiğini ve hangisinin dinleyicilerin ilgisini çekmediğini kontrol etmelerine yardımcı olacak. Bu metriklere dayanarak, içeriklerini Spotify’da daha iyi performans gösterecek şekilde optimize edebilirler. Bu özellik kullanıma sunulmaya başlandı ve bu hafta Spotify podcast’lerinde görünür hale gelmesi bekleniyor.

Spotify açıklamasında şunlar kaydedildi:

“İçerik oluşturucular için, oynatmalar ana panoda, programa genel bakışta ve bireysel bölüm analiz sayfalarında önemli bir ölçüt olacak ve içeriğin aktif etkileşime dayalı olarak nasıl performans gösterdiğine dair neredeyse anında bir anlık görüntü sunacak. İçerik oluşturuculara kitlelerinin ölçeği ve derinliği hakkında daha kapsamlı bilgi vermek istediğimiz için, nerede barındırıldıklarına bakılmaksızın, İçerik Oluşturucular için Spotify’daki tüm içerik oluşturuculara tüketim saati ölçümlerini de sunuyoruz.”

PODNEWS’İN HAKLI SORUSU

Bu arada, PodNews editörleri konuyla ilgili ayrıntıları öğrenmek için Spotify’a sorular yöneltti, ancak tatmin edici yanıtlar alamadı. PodNews habere ilişkin şu notu düştü:

“Peki ama, çalma sayısı (plays) tam olarak nedir? Spotify for Creators sayfasında “Oynatmalar, insanların kataloğunuzdaki herhangi bir bölümü aktif olarak kaç kez izlediğini veya dinlediğini yansıtan yeni bir metriktir” deniyor ancak bunun nasıl hesaplandığına dair hiçbir ayrıntı verilmiyor. Podnews, Spotify’a “oynatma(play)”nın tanımını sordu: Bize bunun “kasıtlı etkileşim” ölçüsü olduğu söylendi, ancak nasıl hesaplandığına dair başka bir açıklama gönderilmedi (tekrar sorduğumuzda bile). Tüketim artık içerik oluşturuculara kafa karıştırıcı bir şekilde “akışlar”, “indirmeler” ve “oynatmalar” olarak gösterilecek, ancak “oynatmanın” ne olduğuna dair bir tanım olmadan, opak ve kendi kendine hizmet eden bir sayı gibi görünüyor ve hayal kırıklığı yaratıyor.”

Okumaya devam et

En son