Bizimle iletişime geçin

Haberler

Spotify ve Youtube’un rekabeti bize nasıl bir gelecek vaat ediyor?

Spotify ‘videoya’, Youtube ‘sese’ daha çok yatırım yaparken, ‘yazılı’ dünyadan ‘ses ve videonun’ hâkim olduğu bir geleceğe doğru yaklaşıyoruz.

Yayınlanma tarihi

on

Spotify ve Youtube yakında büyük bir rekabete mi girecek?

Spotify “videoya”, Youtube “podcast’e” doğru yelken açarken, ses ve videonun amiral gemileri, birbirlerinin alanına yönelerek, harmanlanmış yeni platformlara mı dönüşecek?

Eğer bu öngörü gerçek olacaksa Spotify, “video podcast’lerle”, Youtube, “podcast’lerle” kullanıcıyı ne oranda kendi platformuna çekebilecek ve kalıcı hale getirecek?

Peki, kullanıcı hangisini tercih edecek? Video ile zenginleşmiş Spotify’ı mı, yoksa podcast’e kapılarını açan Youtube’u mu?

Ya Apple gibi diğer büyük rakipler ne yapacak? Bu yeni rekabet ikliminin neresinde yer alacaklar?

Bu ve benzer birçok sorunun yanıtlarını henüz bilmiyoruz. Ama ayak sesleri yükselen yeni rekabet zemininin “ses ve videonun” birleştiği yeni platform modeli olacağının işaretleri epey güçlendi.

Birkaç hafta önce sızan bilgilere göre Youtube yakında www.youtube.com/podcasts (şu anda aktif değil) sekmesi ile podcast’e özel bir ana sayfa oluşturacak ve ana video markasının altına entegre edecek. Hatta bir yıl önce podcast operasyonlarını yönetmesi için sektörde tanınan bir isim olan Kai Chuck’ı atadı.

Bu haberin kamuoyuna yansımasından hemen sonra Spotify yaklaşık bir yıldır beta aşamasında tuttuğu ve Youtube’tan tranfer ettiği Joe Rogan gibi popüler bazı yayıncılarına açtığı video podcast özelliğini aniden 4 ülkedeki (ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda) tüm içerik oluşturucuların kullanımına sundu.

Bu hamleler, yakında yeni teknolojik hamlelerle milyonlarca kullanıcısı olan Spotify ve Youtube’un birbirlerinin güçlü olduğu alanlara yönelmeleriyle büyük bir rekabete girişeceğinin ayak seslerini oluşturuyor.

APPLE TEMEL ATTI, SPOTIFY BÜYÜTTÜ

Peki, bu aşamaya nasıl gelindi; video, podcast ve ses tabanlı iletişimi nasıl bir gelecek bekliyor?

Video epeydir günlük yaşamımızın bir parçası olsa da aslında podcast de, birdenbire hayatımıza girmiş bir kavram ve mecra değil. Podcast, 2000’lerin başında Apple’ın MP3 müzik dinlemek için geliştirdiği iPod cihazının “Pod”u ile, İngilizce’deki “Broadcast” (yayın yapmak) sözcükleri birleştirilerek türetilmiş bir kavram. iTunes üzerinden sağladığı destekle podcast yıllarca Apple’ın hegemonyasında sessiz sedasız ilerledi.

Podcast 2004 yılından beri hayatımıza dahil olmasına rağmen, ağır telif hakları nedeniyle müzikten para kazanamayan Spotify’ın yeni bir gelir kapısı arayışıyla son 3-4 yılda podcast’e yönelmesi Dünya’da “sese” yönelik ilgiyi hızla artırdı.

Youtube’un lokomotifi olduğu “video” alanı bireyler, kurumlar ve markalar tarafından çoktan “yerleşik” bir dijital mecraya dönüşmüştü. Ses (podcast) tarafı ise, Apple Podcasts’in öncülüğünde, kendi halinde kavrulup gidiyordu. Video gibi kitlesel bir mecra haline gelememişti. Daha çok “meraklılarının” bir hobi boyutunda kullandıkları bir kanaldı.

Ancak 2022 başı itibariyle 400 milyonu aşan kullanıcı sayısıyla Spotify’ın podcast’e yatırım yapması ve bu sayede ses tabanlı içerik oluşturuculara güçlü bir zemin sunması hikâyenin boyutunu bir anda değiştirdi.

Özellikle Covid 19 pandemisi sürecinin yarattığı rüzgârla da birey ve kurumlar Spotify’ın sunduğu bu imkânı kullanmaya ve ses tabanlı içerik geliştirmeye başladılar. Kullanıcısının farkındalığı başlangıçta yüksek olmasa da “Spotify’da olmak, Spotify’da sesini duyurmak” bireyler ve kurumlar için cezbedici oldu.

Son iki yılda podcast yayıncılığı o kadar büyüdü ki, küresel düzeyde yayınlanan podcast sayısı 4 milyonu geçti.

Müzikle başladığı yolculuğunda “Sesin her şeyi olmak için” düğmeye basan Spotify, özellikle 2019 – 2022 arasında ses tabanlı teknoloji geliştiren birçok şirket ve start-up’ı satın alarak podcast stratejisini inşa etmeye başladı.

2019’da ilk büyük podcast yatırımını yapan Spotify, 500 milyon dolarlık devasa bir bütçe oluşturarak, seri satın almalara başladı. İlk ciddi yatırımını podcast girişimi Gimlet Media ve podcast sunucusu/uygulaması Anchor’u satın alarak yaptı. Anchor, sonraki süreçte Spotify’ın büyüyen podcast yatırımlarının ana omurgasını oluşturdu.

Daha sonra Ringer, Megaphone FM, Parcast, Whooshkaa, Chartable ve Podsights gibi şirketleri satın alarak bünyesine kattı. Böylece hızlı biçimde podcast alanında yatay ve dikey biçimde sektörde kendisini konumlandırdı.

Anchor ve Megaphone FM’le podcast sunucu ve reklam hizmetleri altyapısını kurdu. Parcast ile özel podcast’ler geliştiren bir stüdyo kurdu ve podcast ağı oluşturdu.

Betty Labs ve Locker Room’u alarak Greenroom markasını oluşturdu ve Clubhouse’a rakip oldu. Yakın zamanda Greenroom ismini Spotify Live olarak değiştirdi.

Yapay zekâ destekli Podz’u satın alarak uygulama içi arama altyapısını güçlendirmeye başladı. Dünya’nın en popüler sesli kitap uygulamaları arasında yer alan Findaway’ı bünyesine katarak sesin her yerinde var olacağı iddiasını güçlendirmiş oldu.

Yayın ve içerik dağıtımı teknolojisini güçlendirmek için Wooshkaa’yı satın aldı ve bu yılın ilk çeyreğinde de yayıncılar ve reklamverenler için podcast analitik çözümleri sunan Chartable ile podcast reklamcılığı için platformlar arası analiz ve ilişkilendirme hizmeti sunan Podsights’ı satın alarak yayıncılar ve reklamcılar için veri teknolojisi altyapısını güçlendirmiş oldu.

Geçen yıl “Spotify Advertising” hizmetini duyuran Spotify, podcast reklamcılığı için de düğmeye bastı ve reklamverenler için reklam servisini duyurdu. Yine yayıncılar için de Anchor.fm üzerinden abonelik ve reklam geliri elde etmek için özel araçları kullanıma açtı.

Böylece 2019 başladığı operasyonları 2022 itibariyle olgunlaştıran Spotify, podcast alanında agresif büyüme için teknoloji mimarisini hemen hemen tamamlamış oldu.

Bu altyapı üzerine “sesin her şeyi olmakla” yetinmeyeceğinin işaretini veren Spotify, video alanına genişleme kararı alarak yeni bir aşamaya geçti.

YOUTUBE OYUNA DAHİL OLUYOR

Pandemi sürecinde “ses” tarafındaki bu hızlı gelişmeleri takip etmekle yetinen Youtube, bireylerin ve kurumların podcast’e ilgisinin hızla arttığını görünce harekete geçti ve podcast operasyonlarını yönetmesi için geçen yıl Kai Chuck’ı atadı.

Youtube bilindiği gibi Google’ı da bünyesinde barındıran Alphabet Grubu’nun çatısı altında ve aynı zamanda Google’dan sonra Dünya’nın en büyük ikinci arama motoru konumunda.

Aslında Alphabet Grubu bünyesinde Google Podcasts yıllardır podcast dizini (platformu) olarak hizmet veriyor. Ancak Spotify ve Apple Podcasts’in sahip olduğu pazar payıyla karşılaştırıldığında yüzde 2-3’leri aşamayan oranıyla neredeyse hiç kullanılmıyor. Spotify ve Apple son yıllarda podcast tarafına büyük yatırımlar yaparken Google Podcasts ile ilgili hemen hemen parmak oynatılmadı.

Öyle anlaşılıyor ki, Alphabet Grubu, Google Podcasts’e yatırım yapıp büyütmek yerine, video alanında tekelleşmiş Youtube’a podcast operasyonunu entegre etmeyi tercih etmiş gibi gözüküyor.

Şu ana kadar resmi bir açıklama yapılmamış olmasına karşın yakın zamanda Youtube’un podcast yöneticisi Kai Chuck tarafından PodNews’e gönderilen dökümanlarda yakında Youtube’un RSS’i desteklemeye başlayacağı ve www.youtube.com/podcasts sekmesiyle podcast’e özel bir ana sayfanın kullanıma sunulacağı kaydediliyor.

Youtube podcast sekmesi kullanıma sunulduktan sonra muhtemelen Google Podcasts uygulaması ya tamamen kapatılacak ya da birçok Google ürününde olduğu gibi ileri bir tarihte fişi çekilmek üzere öylece kendi haline bırakılacak.

SES VE VİDEOYU NASIL BİR GELECEK BEKLİYOR?

Alphabet Grubu neden böyle bir adım atıyor?

Spotify’ın ses tarafındaki agresif adımları ve büyümesi karşısında Youtube’un bu hamlesi akıllıca gözüküyor. “Ses” alanında bir markaya ayrıca enerji harcayıp büyütmeye çalışmak yerine videonun yanına “sesi” de ekliyor ve aynı kanal üzerinden kullanıcıya sunuyor; isteyene video isteyene podcast veriyor. Üstelik geçişkenliği kolay, esnek bir yapı oluşturuyor.

Özellikle Spotify’ın yatırımlarıyla podcast’e ilgi son yıllarda artsa da, bilinirlilik ve talep henüz yeterli düzeyde değil. Oysa Youtube küresel olarak popüler hale gelmiş bir marka. Podcast de bu popüler markanın altına koyulduğunda kullanıcı farkındalığını ve bilinirliliğini artırmak mümkün olacak. Yani hazır bir markanın gücünden yararlanmış olacak. Açıkçası bu büyük bir fark yaratacak.

Yapılan bazı araştırmaların da gösterdiği gibi, Youtube bu haliyle bile Almanya, ABD gibi bazı ülkelerde podcast dinlemede ya Spotify’dan hemen sonra, ya da Spotify ve Apple Podcasts’ten sonra en çok kullanılan platform konumunda.

Önemli ayrıntılardan birisi de, “keşfedilebilirlik” konusu olacak. Spotify, Apple Podcasts algoritması ve platform içi arama özellikleri kaliteli ve istikrarlı podcast yayınlarının kullanıcı tarafından “keşfedilmesini” henüz desteklemiyor. Her iki marka da buna henüz istenilen çözümü üretebilmiş değil. Editörlerle bunu çözmeye çalışıyorlar.

Oysa Youtube’un video tarafından geliştirdiği bir altyapı ve teknoloji zaten var. Üstelik bu teknoloji milyonlarca kullanıcısıyla oluşturduğu geniş bir veri ağının üzerinde ilerliyor. RSS’i desteklemeye başladıktan sonra podcast sekmesini bu ana omurgaya nasıl ve tam olarak hangi entegrasyonla oturtacağını henüz bilmiyoruz, ama video tarafında yıllardır geliştirdiği güçlü teknoloji ve algoritmasıyla “keşfedilebilirlik” konusunda Spotify ve Apple’a karşı üstünlük sağlaması mümkün gözüküyor.

Bu ayrıntı öyle hayati bir unsur haline gelebilir ki, Youtube’u podcast içerik oluşturucularının ve haliyle kullanıcılarının en gözde platformu haline getirebilir.

Spotify ve Apple Podcasts tarafının önemli sancılarından birisi de içerik oluşturucularına “gelir modeli” sunmaktaki zorlukları. Reklamverenlerin podcast’e ilgisi yeni yeni oluşuyor. Spotify ve Apple’ın bir yıl önce kullanıma sunduğu “podcast aboneliği”yle ilgili şüpheler yüksek ve nasıl ilerleyeceği de meçhul.

Oysa Youtube’un başta Google reklamcılığıyla (Adwords) desteklediği hazır ve güçlü bir reklam teknolojisi var. Bunu podcast tarafına entegre etmek güç olmayacaktır.

HİBRİT BİR GELECEK BİZİ BEKLİYOR

Başlangıçta da aktardığımız gibi Spotify videoya, Youtube da sese yatırım yapıyor. Spotify, sesi video ile zenginleştiriyor, Youtube sesi de bir seçenek olarak yapısına entegre ediyor.

İki marka da bir yönüyle buna mecbur. Çünkü bu yalnızca bu iki dev markanın hem video hem de ses tarafında kullanıcıyı tutması ve gelir elde etmeyi hedeflemesiyle ilgili değil; orta ve uzun vadeli bir stratejinin parçası.

İletişim ve genel mecra kullanımı ses ve videonun harmanlandığı yeni hibrid bir geleceğe doğru evriliyor. İş ve özel yaşam karması içinde mobil yaşam kökleşiyor. Yeni internet teknolojileri, güçlenen veri iletimi, dahası yapay zeka teknolojisiyle desteklenen “akıllı ev”, “akıllı otomobil”, “akıllı giyilebilir kıyafetlerle” yaşam akışı kesintisiz ve bağlı hale geliyor. Bu da, kişinin ihtiyaç ve isteğine göre, sesle video arasındaki entegrasyonu, geçişkenliği zorunlu hale getiriyor. Yani bir içeriği işe gitmeden hemen önce video olarak tüketmeye başlayıp biraz sonra otomobilinizde podcast olarak tüketmeye devam edebilirsiniz. Ya da video ve podcast versiyonları arasında tercih yapabilirsiniz.

Dahası, bugün için biraz fütüristik gözükse de, ses ve video yalnızca birer “medya” aracı olmanın ötesine doğru genişleme potansiyeli taşıyor. Bireysel, sosyal, grupsal, ticari, özel ve genel her türlü süreç için sesi ve videoyu özelleştirerek kullanma imkanının oluşması, teknoloji geliştirmelerini, modellemeleri ve kullanım şekillerini de genişletecek.

Elbette Spotify ve Youtube gibi markalar teknoloji geliştirme boyutuyla sürecin bir tarafındalar; diğer tarafında ise kullanıcılar bulunuyor. İçeriği tüketme ve aynı zamanda içerik geliştirme biçimleri ve talepleri bu markalara teknolojilerini dinamik olarak geliştirme ve yön verme imkanı sağlayacak.

Ama öyle anlaşılıyor ki, Siri, Google Asistan, Alexa, Cortana, Bixby gibi sanal asistanların da sürece eklemlenmesiyle ses ve videonun yaşamımızın odağına yerleştiği bir döneme adım atmamız kaçınılmaz gözüküyor. Hele hele bugünlerde sıkça gündeme gelen Web 3.0 ve metaverse evreniyle birlikte “yazılı” dünyadan “ses ve videonun” hâkim olduğu bir dünyaya biraz daha yaklaşmış olacağız.

Kiminiz için pek mümkün ve heyecan verici, kiminiz içinse hayal ötesi bu geleceğin ayrıntılarını ele almak da artık başka yazıların konusu olsun…

NOT: Bu yazı ilk olarak Gazete Duvar‘da yayınlanmıştır.

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Yanıt Ver

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Google Podcasts Haziran ayında uluslararası olarak kapatılıyor

Google Podcasts, bu ay içerisinde ABD’de kullanıma kapatılırken, şirket uygulamanın Haziran ayında uluslararası kullanıcılar için de kapatılacağını duyurdu.

Yayınlanma tarihi

=>

Google Podcasts, bu ay içerisinde ABD’de kullanıma kapatılırken, şirket uygulamanın Haziran ayında uluslararası kullanıcılar için de kapatılacağını duyurdu.

Güncellenen destek makalesine göre, Google Podcasts “Haziran 2024 ortasından sonuna” kadar “Amerika Birleşik Devletleri dışındaki kullanıcılar” için kullanılabilir olacak. YouTube Music geçişi ve OPML dosyası dışa aktarımı ise 29 Temmuz 2024 tarihine kadar bir ay süreyle kullanılabilecek.

Bu sonlandırmanın, YouTube Music’teki podcast’lerin kullanıma sunulduğu gibi bölge bölge mi (Amerika, Asya, Avrupa, vb.) gerçekleşeceği yoksa tek seferde çevrimdışı mı olacağı henüz belli değil.

YouTube Music, Android, iOS ve web için Google Podcasts Nisan ayı başında ABD’de kullanıma kapatılmasından bu yana ne yazık ki önemli bir güncelleme görmedi. Umarız, YouTube Music’teki podcast deneyimi uluslararası kapanmadan önce büyük bir yükseltme görür.

Okumaya devam et

Haberler

CEO’nun podcast başlatma rehberi

Gerçekten de podcast çağındayız. Liderlik anlatımınızı ve sektördeki varlığınızı başarılı bir şekilde dönüştürmek için podcast yayınını nasıl kullanabileceğinizi öğrenin.

Yayınlanma tarihi

=>

Son yıllarda iş dünyası podcast’lerin popülaritesinde kayda değer bir artış gördü. Neden mi? Çünkü CEO’lar tarafından yönetilen podcast’ler iş dünyasına ve liderliğe yeni ve gerçekçi bir bakış açısı getiriyor. Kısa makalelerden veya hızlı sosyal medya güncellemelerinden elde edemeyeceğiniz hikayeleri ve içgörüleri paylaşıyorlar.

Bir düşünün – bir işletmeye liderlik ederken kendi hikayeleriniz ve deneyimleriniz büyük değer taşıyor. Podcast’ler bunları ayrıntılı olarak paylaşmak için mükemmeldir. Gerçek zorluklar ve başarılar hakkında dinleyicilerle gerçekten bağlantı kuran incelikli bir şekilde konuşmanıza olanak tanırlar.

Öyleyse, kendi podcast’inizi başlatmanın yalnızca kişisel markanızı güçlendirmekle kalmayıp aynı zamanda sizi alanınızda başvurulacak uzman olarak nasıl konumlandırabileceğine geçelim.

Amaç ve hedef kitlenin tanımlanması

Bir CEO olarak podcast’iniz için net hedefler belirlemeniz gerekir. Kendinize sorun, neyi başarmak istiyorsunuz? Marka bilinirliği oluşturmak, ağınızı genişletmek, bir topluluğu teşvik etmek veya kişisel markanızı geliştirmek olabilir.

Her hedef farklı bir yaklaşım gerektirir, ancak önemli olan net ve odaklanmış olmaktır. Örneğin, marka bilinirliği söz konusuysa, içeriğiniz şirketinizin değerlerini ve vizyonunu sergilemelidir. Amaç ağ oluşturmaksa, sektör liderlerini ve uzmanları konuk olarak davet etmeyi düşünün.

Sektörünüzdeki diğer podcast yayıncıları, CEO’lar ve tanınmış kişilerle ekip oluşturun.

Kiminle konuştuğunuzu bilmek çok önemlidir. Girişimci adayları mı, deneyimli iş liderleri mi yoksa iş dünyasının dışında olup sizin görüşlerinizden faydalanabilecek kişiler mi? Hedef kitlenizi anlamak, içeriğinizi onların ilgi alanlarına ve ihtiyaçlarına göre uyarlamanıza yardımcı olur. Yaşadıkları zorlukları, isteklerini ve sektörünüz ya da liderliğiniz hakkında sahip olabilecekleri soruları derinlemesine inceleyin.

İçerik temaları ve formatı

Temaların uzmanlığınızla ve hedef kitlenizin ilgi alanlarıyla uyumlu olması gerekir. Örneğin, bir teknoloji CEO’su iseniz, yeni teknolojileri ve bunların toplum ve iş dünyası üzerindeki etkilerini tartışacağınız bir tema ‘Geleceği Şekillendiren Yenilikler’ olabilir. Bir başka tema ise, şirketlere önemli geçiş dönemlerinde rehberlik etme deneyimi olan bir CEO için mükemmel olan ‘Değişim Zamanlarında Liderlik’ olabilir.

Şimdi podcast’inizin formatını ele alalım:

  • Röportajlar: Bu format, konukları bire bir görüşmelere davet etmeyi içerir. Farklı bakış açılarına erişim ve ağ kurma fırsatları avantajlar arasındadır. Ancak, sorunsuz ve bilgilendirici bir sohbet sağlamak için koordinasyon ve hazırlık süresi gerektirir.
  • Solo bölümler: Burada içgörülerinizi veya deneyimlerinizi doğrudan izleyicilerinizle paylaşırsınız. Avantajı, içerik üzerinde tam kontrol ve hedef kitlenizle daha kişisel bir bağlantıdır. Ancak, tek başına sürekli olarak ilgi çekici içerik üretmek zor olabilir.
  • Ortak sunuculu programlar: Bir yardımcı sunucu ile eşleşmek dinamik bir etkileşim sağlayabilir ve bakış açılarını çeşitlendirebilir. İçerik oluşturma baskısını azaltabilir ancak tamamlayıcı becerilere ve uyumlu bir programa sahip bir yardımcı sunucu bulmayı gerektirir.
  • Panel tartışmaları: Birden fazla konuğun dahil edilmesi zengin bir fikir alışverişine yol açabilir. Bir konudaki farklı görüşleri ele almak için harikadır ancak organize edilmesi zor olabilir ve daha fazla düzenleme ve koordinasyon gerektirebilir.

Röportajlar ve panel tartışmaları içeriği çeşitlendirip iş yükünü paylaştırabilirken, solo ve ortak sunuculu formatlar daha fazla kontrol ve tutarlılık sunar. Önemli olan size uygun bir denge bulmaktır.

Ekibinizi oluşturun

Yoğun bir CEO olarak, podcast’i hayata geçirmenize ve devam ettirmenize yardımcı olacak bir ekibe ihtiyacınız olacak. Podcast’inizin vizyonuyla uyumlu ve kendi rollerini verimli bir şekilde yerine getirebilecek kişileri seçin:

  • Ev sahibi (siz): CEO olarak birincil rolünüz ev sahipliği yapmaktır. İlgi çekici içerik sunmaya ve uzmanlığınızdan yararlanmaya odaklanın. Katılımınızı zaman taahhüdü ve içerik yönü açısından planlayın.
  • Yapımcı: Yapımcı, bölüm planlaması, konuk koordinasyonu ve her bölümün podcast’inizin temaları ve hedefleriyle uyumlu olmasını sağlayacaktır. Şirket içinde bir yapımcınız yoksa podcast alanında kendini kanıtlamış harici bir yapımcı veya ajansla çalışmayı düşünün.
  • Editör: Mevcut ekibinizden ya da dış kaynak kullanımı yoluyla yetenekli bir ses editörü belirleyin. Editör, podcast’inizin profesyonel ses vermesini sağlamak için ses miksajı ve düzenleme konusunda deneyim sahibi olmalıdır. İstenen ses kalitesi ve stili hakkında net yönergeler sağlayın.

Kuruluşunuzda içerik oluşturma, ses mühendisliği veya pazarlama alanlarında yetenekli kişiler varsa, bu dahili kaynaklardan yararlanmak uygun maliyetli olabilir ve şirket kültürünüzle uyumludur. Ancak, podcast üretiminin yüksek kaliteli ses düzenleme, ilgi çekici senaryo yazımı veya podcast tanıtımı gibi özel talepleri dışarıdan uzmanlık gerektirebilir.

Pazarlama ve tanıtım

Daha yayına başlamadan önce insanları podcast’iniz hakkında heyecanlandırın. Nasıl mı? Sosyal medyayı kendi yararınıza kullanın. LinkedIn, X ve Instagram gibi platformlarda ilgi çekici parçacıklar, düşündürücü alıntılar ve sahne arkası görüntüleri yayınlayın.

Bağlantılarınıza basit, kişiselleştirilmiş bir mesajla ulaşın. Onlara podcast’inizden ve neden tam da onların ilgisini çekebileceğinden bahsedin. Bu kişisel dokunuş büyük bir fark yaratabilir ve ilk günden itibaren özel bir dinleyici kitlesi toplamanıza yardımcı olabilir.

Kişilerinize basit, kişiselleştirilmiş bir mesajla ulaşın.

Sektörünüzdeki diğer podcast yayıncıları, CEO’lar ve tanınmış kişilerle ekip oluşturun. Birbirinizin programlarında yer alın. Bu, daha fazla kişiye ulaşmanın ve programınıza çeşitlilik katmanın iyi bir yoludur.

Bütçeniz elveriyorsa, hedefli reklamlara yatırım yapın. Belirli sosyal medya platformları veya podcast web siteleri gibi potansiyel kitlenizin en aktif olduğu yerlere yerleştirin. Önemli olan hassasiyettir – reklamlarınızın sunduğunuz şeyi gerçekten sevecek kişileri bulmasını sağlayın.

Son olarak, dinleyicileri bir topluluğa dönüştürün ve sosyal medyada aktif kalın. Dinleyicilerinizle sohbet edin, geri bildirimlerine yanıt verin ve hatta belki canlı soru-cevap oturumları düzenleyin. Etkili podcast pazarlaması, her bölümü heyecanla bekleyen bir topluluk oluşturmakla ilgilidir.

Hikayenizi anlatın

Masters of Scale ve The Marie Forleo Podcast gibi podcastler, podcast yayıncılığının CEO’lar için neden harika bir araç olduğunu gösteren harika örneklerdir.

Reid Hoffman LinkedIn’in kurucularından ve Masters of Scale podcast’ini iş dünyasındaki diğer büyük isimlerden işle ilgili ipuçları ve hikayeler paylaşmak için kullanıyor. Podcast’i, bilgisini paylaşması ve iş düşüncesinde bir lider olarak güçlü bir itibar oluşturması için harika bir yol.

Bir de Marie Forleo Podcast’i var. İş tavsiyelerini kişisel gelişim ipuçlarıyla harmanlıyor. Samimi ve ilişkilendirilebilir konuşma tarzı sadık bir dinleyici grubu oluşturdu. Podcast’i, CEO’ların podcast’leri yalnızca iş hakkında konuşmak için değil, aynı zamanda dinleyicilerine ilham vermek ve onları cesaretlendirmek için de nasıl kullanabileceklerini gösteriyor.

Bir CEO olarak sesiniz ve deneyimleriniz ilham verebilir, eğitebilir ve etkileyebilir, bu da podcast yayıncılığını iletişim ve marka oluşturma için oldukça etkili bir araç haline getirir.

Kaynak: Adam Jaffrey / The CEO Magazine

Okumaya devam et

Haberler

Spotify IAB’den ayrıldı, artık sertifikalı değil

Spotify, podcast sektöründe standartların geliştirilmesinde yıllardır çalışmalar yapan IAB (Interactive Advertising Bureau – İnteraktif Reklamcılık Bürosu) üyeliğinden sessizce ayrıldı.

Yayınlanma tarihi

=>

Spotify, podcast sektöründe standartların geliştirilmesinde yıllardır çalışmalar yapan IAB (Interactive Advertising Bureau – İnteraktif Reklamcılık Bürosu) üyeliğinden sessizce ayrıldı. IAB sertifikasını yenilemeyen Spotify, “Üyeliğe ara veriyoruz, yeniden değerlendireceğiz; ama IAB misyonuna bağlılığımız sürüyor, IAB v2.1 standardıyla uyumluyuz” açıklaması yaptı.

Spotify, son üç ay içinde üyeliğini sessizce sona erdirerek IAB üyeliğinden ayrıldı. Spotify’ın Megaphone, Chartable ve daha önce Anchor olarak bilinen Spotify for Podcasters sunucusu, podcast ölçümü için yayınlanan uyumlu şirketler listesinden çıkarıldı. Bu şirketler en son 2020 yılında sertifika almıştı.

Bir Spotify sözcüsü Podnews’e yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

“Spotify, IAB ile uzun süredir devam eden ortaklığımıza değer veriyor. 2024 için, aktif bir şekilde katılabileceğimizden emin olmak için bir ara veriyoruz ve bu yılın ilerleyen zamanlarında resmi bir üyeliği yeniden değerlendireceğiz. Bu arada Spotify IAB misyonuna bağlılığını sürdürüyor. IAB’nin çabalarını destekliyor ve bu yıl doğrudan üyelik olmadan dijital reklamcılığı destekleyen çalışmalara derinden bağlı kalmaya devam ediyoruz. Megaphone, Chartable ve S4P şu anda resmi olarak IAB sertifikalı olmasa da, her üç platform da IAB v2.1 standardıyla uyumludur.”

Spotify, SiriusXM 479 milyon $; iHeart 317 milyon $; Cumulus 221 milyon $; Audacy 69,1 milyon $; Acast 45 milyon $ ile karşılaştırıldığında, 4/23 çeyreğinde 501 milyon € (533 milyon $) reklam destekli gelirle en büyük küresel dijital ses reklamcılığı şirketi. Tüm bu diğer şirketler IAB üyesi.

Podbean da listeden çıkarıldı

Bu arada, Podcast barındırma şirketi Podbean da IAB uyumlu şirketler listesinden çıkarıldı. En son 2020’de sertifikalandırılmıştı. IAB’nin Uyumluluk Sertifikasyon Kılavuzu’nda (p12), bir şirketin son on iki ayda en az bir kez sertifikasyon başvurusunda bulunması gerektiği belirtiliyor.

Geçtiğimiz hafta Libsyn, IAB Podcast Ölçüm Yönergeleri v2.1 kapsamında yeniden sertifikalandırıldı. Captivate ve Buzzsprout en son 2020’de v2.0 kapsamında sertifika aldı ancak her iki şirket de yeniden sertifika alma sürecinde.

Okumaya devam et

En son