Bizimle iletişime geçin

Haberler

Spotify ve Youtube’un rekabeti bize nasıl bir gelecek vaat ediyor?

Spotify ‘videoya’, Youtube ‘sese’ daha çok yatırım yaparken, ‘yazılı’ dünyadan ‘ses ve videonun’ hâkim olduğu bir geleceğe doğru yaklaşıyoruz.

Yayınlanma tarihi

on

Spotify ve Youtube yakında büyük bir rekabete mi girecek?

Spotify “videoya”, Youtube “podcast’e” doğru yelken açarken, ses ve videonun amiral gemileri, birbirlerinin alanına yönelerek, harmanlanmış yeni platformlara mı dönüşecek?

Eğer bu öngörü gerçek olacaksa Spotify, “video podcast’lerle”, Youtube, “podcast’lerle” kullanıcıyı ne oranda kendi platformuna çekebilecek ve kalıcı hale getirecek?

Peki, kullanıcı hangisini tercih edecek? Video ile zenginleşmiş Spotify’ı mı, yoksa podcast’e kapılarını açan Youtube’u mu?

Ya Apple gibi diğer büyük rakipler ne yapacak? Bu yeni rekabet ikliminin neresinde yer alacaklar?

Bu ve benzer birçok sorunun yanıtlarını henüz bilmiyoruz. Ama ayak sesleri yükselen yeni rekabet zemininin “ses ve videonun” birleştiği yeni platform modeli olacağının işaretleri epey güçlendi.

Birkaç hafta önce sızan bilgilere göre Youtube yakında www.youtube.com/podcasts (şu anda aktif değil) sekmesi ile podcast’e özel bir ana sayfa oluşturacak ve ana video markasının altına entegre edecek. Hatta bir yıl önce podcast operasyonlarını yönetmesi için sektörde tanınan bir isim olan Kai Chuck’ı atadı.

Bu haberin kamuoyuna yansımasından hemen sonra Spotify yaklaşık bir yıldır beta aşamasında tuttuğu ve Youtube’tan tranfer ettiği Joe Rogan gibi popüler bazı yayıncılarına açtığı video podcast özelliğini aniden 4 ülkedeki (ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda) tüm içerik oluşturucuların kullanımına sundu.

Bu hamleler, yakında yeni teknolojik hamlelerle milyonlarca kullanıcısı olan Spotify ve Youtube’un birbirlerinin güçlü olduğu alanlara yönelmeleriyle büyük bir rekabete girişeceğinin ayak seslerini oluşturuyor.

APPLE TEMEL ATTI, SPOTIFY BÜYÜTTÜ

Peki, bu aşamaya nasıl gelindi; video, podcast ve ses tabanlı iletişimi nasıl bir gelecek bekliyor?

Video epeydir günlük yaşamımızın bir parçası olsa da aslında podcast de, birdenbire hayatımıza girmiş bir kavram ve mecra değil. Podcast, 2000’lerin başında Apple’ın MP3 müzik dinlemek için geliştirdiği iPod cihazının “Pod”u ile, İngilizce’deki “Broadcast” (yayın yapmak) sözcükleri birleştirilerek türetilmiş bir kavram. iTunes üzerinden sağladığı destekle podcast yıllarca Apple’ın hegemonyasında sessiz sedasız ilerledi.

Podcast 2004 yılından beri hayatımıza dahil olmasına rağmen, ağır telif hakları nedeniyle müzikten para kazanamayan Spotify’ın yeni bir gelir kapısı arayışıyla son 3-4 yılda podcast’e yönelmesi Dünya’da “sese” yönelik ilgiyi hızla artırdı.

Youtube’un lokomotifi olduğu “video” alanı bireyler, kurumlar ve markalar tarafından çoktan “yerleşik” bir dijital mecraya dönüşmüştü. Ses (podcast) tarafı ise, Apple Podcasts’in öncülüğünde, kendi halinde kavrulup gidiyordu. Video gibi kitlesel bir mecra haline gelememişti. Daha çok “meraklılarının” bir hobi boyutunda kullandıkları bir kanaldı.

Ancak 2022 başı itibariyle 400 milyonu aşan kullanıcı sayısıyla Spotify’ın podcast’e yatırım yapması ve bu sayede ses tabanlı içerik oluşturuculara güçlü bir zemin sunması hikâyenin boyutunu bir anda değiştirdi.

Özellikle Covid 19 pandemisi sürecinin yarattığı rüzgârla da birey ve kurumlar Spotify’ın sunduğu bu imkânı kullanmaya ve ses tabanlı içerik geliştirmeye başladılar. Kullanıcısının farkındalığı başlangıçta yüksek olmasa da “Spotify’da olmak, Spotify’da sesini duyurmak” bireyler ve kurumlar için cezbedici oldu.

Son iki yılda podcast yayıncılığı o kadar büyüdü ki, küresel düzeyde yayınlanan podcast sayısı 4 milyonu geçti.

Müzikle başladığı yolculuğunda “Sesin her şeyi olmak için” düğmeye basan Spotify, özellikle 2019 – 2022 arasında ses tabanlı teknoloji geliştiren birçok şirket ve start-up’ı satın alarak podcast stratejisini inşa etmeye başladı.

2019’da ilk büyük podcast yatırımını yapan Spotify, 500 milyon dolarlık devasa bir bütçe oluşturarak, seri satın almalara başladı. İlk ciddi yatırımını podcast girişimi Gimlet Media ve podcast sunucusu/uygulaması Anchor’u satın alarak yaptı. Anchor, sonraki süreçte Spotify’ın büyüyen podcast yatırımlarının ana omurgasını oluşturdu.

Daha sonra Ringer, Megaphone FM, Parcast, Whooshkaa, Chartable ve Podsights gibi şirketleri satın alarak bünyesine kattı. Böylece hızlı biçimde podcast alanında yatay ve dikey biçimde sektörde kendisini konumlandırdı.

Anchor ve Megaphone FM’le podcast sunucu ve reklam hizmetleri altyapısını kurdu. Parcast ile özel podcast’ler geliştiren bir stüdyo kurdu ve podcast ağı oluşturdu.

Betty Labs ve Locker Room’u alarak Greenroom markasını oluşturdu ve Clubhouse’a rakip oldu. Yakın zamanda Greenroom ismini Spotify Live olarak değiştirdi.

Yapay zekâ destekli Podz’u satın alarak uygulama içi arama altyapısını güçlendirmeye başladı. Dünya’nın en popüler sesli kitap uygulamaları arasında yer alan Findaway’ı bünyesine katarak sesin her yerinde var olacağı iddiasını güçlendirmiş oldu.

Yayın ve içerik dağıtımı teknolojisini güçlendirmek için Wooshkaa’yı satın aldı ve bu yılın ilk çeyreğinde de yayıncılar ve reklamverenler için podcast analitik çözümleri sunan Chartable ile podcast reklamcılığı için platformlar arası analiz ve ilişkilendirme hizmeti sunan Podsights’ı satın alarak yayıncılar ve reklamcılar için veri teknolojisi altyapısını güçlendirmiş oldu.

Geçen yıl “Spotify Advertising” hizmetini duyuran Spotify, podcast reklamcılığı için de düğmeye bastı ve reklamverenler için reklam servisini duyurdu. Yine yayıncılar için de Anchor.fm üzerinden abonelik ve reklam geliri elde etmek için özel araçları kullanıma açtı.

Böylece 2019 başladığı operasyonları 2022 itibariyle olgunlaştıran Spotify, podcast alanında agresif büyüme için teknoloji mimarisini hemen hemen tamamlamış oldu.

Bu altyapı üzerine “sesin her şeyi olmakla” yetinmeyeceğinin işaretini veren Spotify, video alanına genişleme kararı alarak yeni bir aşamaya geçti.

YOUTUBE OYUNA DAHİL OLUYOR

Pandemi sürecinde “ses” tarafındaki bu hızlı gelişmeleri takip etmekle yetinen Youtube, bireylerin ve kurumların podcast’e ilgisinin hızla arttığını görünce harekete geçti ve podcast operasyonlarını yönetmesi için geçen yıl Kai Chuck’ı atadı.

Youtube bilindiği gibi Google’ı da bünyesinde barındıran Alphabet Grubu’nun çatısı altında ve aynı zamanda Google’dan sonra Dünya’nın en büyük ikinci arama motoru konumunda.

Aslında Alphabet Grubu bünyesinde Google Podcasts yıllardır podcast dizini (platformu) olarak hizmet veriyor. Ancak Spotify ve Apple Podcasts’in sahip olduğu pazar payıyla karşılaştırıldığında yüzde 2-3’leri aşamayan oranıyla neredeyse hiç kullanılmıyor. Spotify ve Apple son yıllarda podcast tarafına büyük yatırımlar yaparken Google Podcasts ile ilgili hemen hemen parmak oynatılmadı.

Öyle anlaşılıyor ki, Alphabet Grubu, Google Podcasts’e yatırım yapıp büyütmek yerine, video alanında tekelleşmiş Youtube’a podcast operasyonunu entegre etmeyi tercih etmiş gibi gözüküyor.

Şu ana kadar resmi bir açıklama yapılmamış olmasına karşın yakın zamanda Youtube’un podcast yöneticisi Kai Chuck tarafından PodNews’e gönderilen dökümanlarda yakında Youtube’un RSS’i desteklemeye başlayacağı ve www.youtube.com/podcasts sekmesiyle podcast’e özel bir ana sayfanın kullanıma sunulacağı kaydediliyor.

Youtube podcast sekmesi kullanıma sunulduktan sonra muhtemelen Google Podcasts uygulaması ya tamamen kapatılacak ya da birçok Google ürününde olduğu gibi ileri bir tarihte fişi çekilmek üzere öylece kendi haline bırakılacak.

SES VE VİDEOYU NASIL BİR GELECEK BEKLİYOR?

Alphabet Grubu neden böyle bir adım atıyor?

Spotify’ın ses tarafındaki agresif adımları ve büyümesi karşısında Youtube’un bu hamlesi akıllıca gözüküyor. “Ses” alanında bir markaya ayrıca enerji harcayıp büyütmeye çalışmak yerine videonun yanına “sesi” de ekliyor ve aynı kanal üzerinden kullanıcıya sunuyor; isteyene video isteyene podcast veriyor. Üstelik geçişkenliği kolay, esnek bir yapı oluşturuyor.

Özellikle Spotify’ın yatırımlarıyla podcast’e ilgi son yıllarda artsa da, bilinirlilik ve talep henüz yeterli düzeyde değil. Oysa Youtube küresel olarak popüler hale gelmiş bir marka. Podcast de bu popüler markanın altına koyulduğunda kullanıcı farkındalığını ve bilinirliliğini artırmak mümkün olacak. Yani hazır bir markanın gücünden yararlanmış olacak. Açıkçası bu büyük bir fark yaratacak.

Yapılan bazı araştırmaların da gösterdiği gibi, Youtube bu haliyle bile Almanya, ABD gibi bazı ülkelerde podcast dinlemede ya Spotify’dan hemen sonra, ya da Spotify ve Apple Podcasts’ten sonra en çok kullanılan platform konumunda.

Önemli ayrıntılardan birisi de, “keşfedilebilirlik” konusu olacak. Spotify, Apple Podcasts algoritması ve platform içi arama özellikleri kaliteli ve istikrarlı podcast yayınlarının kullanıcı tarafından “keşfedilmesini” henüz desteklemiyor. Her iki marka da buna henüz istenilen çözümü üretebilmiş değil. Editörlerle bunu çözmeye çalışıyorlar.

Oysa Youtube’un video tarafından geliştirdiği bir altyapı ve teknoloji zaten var. Üstelik bu teknoloji milyonlarca kullanıcısıyla oluşturduğu geniş bir veri ağının üzerinde ilerliyor. RSS’i desteklemeye başladıktan sonra podcast sekmesini bu ana omurgaya nasıl ve tam olarak hangi entegrasyonla oturtacağını henüz bilmiyoruz, ama video tarafında yıllardır geliştirdiği güçlü teknoloji ve algoritmasıyla “keşfedilebilirlik” konusunda Spotify ve Apple’a karşı üstünlük sağlaması mümkün gözüküyor.

Bu ayrıntı öyle hayati bir unsur haline gelebilir ki, Youtube’u podcast içerik oluşturucularının ve haliyle kullanıcılarının en gözde platformu haline getirebilir.

Spotify ve Apple Podcasts tarafının önemli sancılarından birisi de içerik oluşturucularına “gelir modeli” sunmaktaki zorlukları. Reklamverenlerin podcast’e ilgisi yeni yeni oluşuyor. Spotify ve Apple’ın bir yıl önce kullanıma sunduğu “podcast aboneliği”yle ilgili şüpheler yüksek ve nasıl ilerleyeceği de meçhul.

Oysa Youtube’un başta Google reklamcılığıyla (Adwords) desteklediği hazır ve güçlü bir reklam teknolojisi var. Bunu podcast tarafına entegre etmek güç olmayacaktır.

HİBRİT BİR GELECEK BİZİ BEKLİYOR

Başlangıçta da aktardığımız gibi Spotify videoya, Youtube da sese yatırım yapıyor. Spotify, sesi video ile zenginleştiriyor, Youtube sesi de bir seçenek olarak yapısına entegre ediyor.

İki marka da bir yönüyle buna mecbur. Çünkü bu yalnızca bu iki dev markanın hem video hem de ses tarafında kullanıcıyı tutması ve gelir elde etmeyi hedeflemesiyle ilgili değil; orta ve uzun vadeli bir stratejinin parçası.

İletişim ve genel mecra kullanımı ses ve videonun harmanlandığı yeni hibrid bir geleceğe doğru evriliyor. İş ve özel yaşam karması içinde mobil yaşam kökleşiyor. Yeni internet teknolojileri, güçlenen veri iletimi, dahası yapay zeka teknolojisiyle desteklenen “akıllı ev”, “akıllı otomobil”, “akıllı giyilebilir kıyafetlerle” yaşam akışı kesintisiz ve bağlı hale geliyor. Bu da, kişinin ihtiyaç ve isteğine göre, sesle video arasındaki entegrasyonu, geçişkenliği zorunlu hale getiriyor. Yani bir içeriği işe gitmeden hemen önce video olarak tüketmeye başlayıp biraz sonra otomobilinizde podcast olarak tüketmeye devam edebilirsiniz. Ya da video ve podcast versiyonları arasında tercih yapabilirsiniz.

Dahası, bugün için biraz fütüristik gözükse de, ses ve video yalnızca birer “medya” aracı olmanın ötesine doğru genişleme potansiyeli taşıyor. Bireysel, sosyal, grupsal, ticari, özel ve genel her türlü süreç için sesi ve videoyu özelleştirerek kullanma imkanının oluşması, teknoloji geliştirmelerini, modellemeleri ve kullanım şekillerini de genişletecek.

Elbette Spotify ve Youtube gibi markalar teknoloji geliştirme boyutuyla sürecin bir tarafındalar; diğer tarafında ise kullanıcılar bulunuyor. İçeriği tüketme ve aynı zamanda içerik geliştirme biçimleri ve talepleri bu markalara teknolojilerini dinamik olarak geliştirme ve yön verme imkanı sağlayacak.

Ama öyle anlaşılıyor ki, Siri, Google Asistan, Alexa, Cortana, Bixby gibi sanal asistanların da sürece eklemlenmesiyle ses ve videonun yaşamımızın odağına yerleştiği bir döneme adım atmamız kaçınılmaz gözüküyor. Hele hele bugünlerde sıkça gündeme gelen Web 3.0 ve metaverse evreniyle birlikte “yazılı” dünyadan “ses ve videonun” hâkim olduğu bir dünyaya biraz daha yaklaşmış olacağız.

Kiminiz için pek mümkün ve heyecan verici, kiminiz içinse hayal ötesi bu geleceğin ayrıntılarını ele almak da artık başka yazıların konusu olsun…

NOT: Bu yazı ilk olarak Gazete Duvar‘da yayınlanmıştır.

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Yanıt Ver

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Araştırma

Sesli kitap satışları çift haneli büyümeyle 2,2 milyar dolara ulaştı

Sesli kitap satışları çift haneli büyüme ile 2,2 milyar dolara ulaştı; Amerikalı yetişkinlerin %51’i (134 milyon kişi) sesli kitap dinledi.

Yayınlanma tarihi

=>

Sesli kitap satışları çift haneli büyüme ile 2,2 milyar dolara ulaştı; Amerikalı yetişkinlerin %51’i (134 milyon kişi) sesli kitap dinledi.

Kâr amacı gütmeyen ticaret grubu Audio Publishers Association tarafından iki araştırma şirketi aracılığıyla düzenlenen iki ankette şu bilgiler elde edildi:

  • Sesli kitap satış gelirleri 2024 yılında çift haneli büyüme kaydetti. Sesli kitap satış gelirleri 2024 yılında 2,22 milyar dolara ulaşarak bir önceki yıla göre %13 artış gösterdi. Satış artışları, 2024 yılında gelirlerin %99’unu oluşturan ve bir önceki yıla göre %14 büyüme kaydeden dijital sesli kitaplar tarafından sürdürülmeye devam ediyor. Bu bilgiler, küresel araştırma şirketi Toluna tarafından yürütülen Audio Publishers Association Satış Anketi’nden alındı.
  • Amerikalı yetişkinlerin %51’i (134 milyon kişi) sesli kitap dinledi. Dinlemeyenler arasında ilgi önemli ölçüde artmıştır: %38’i sesli kitaplarla ilgilendiğini belirtirken, bu oran geçen yıl %32 idi ve çok ilgilenenlerin sayısı %10’dan %18’e neredeyse iki katına çıktı.

Bu rakamların ardındaki çalışma, Sesli Kitap Yayıncıları Birliği’nin talebi üzerine 1.700 ABD’li yetişkine anket uygulayan Edison Research tarafından yapıldı.

Manşetlerin arkasında, bu anketten elde edilen birkaç önemli bulgu yer aldı:

  • Dinleyicilerin giderek artan bir kısmı, sesli kitap tüketiminde erişilebilirliği önemli bir faktör olarak belirtmektedir: %72’si sesli kitapların tercih ettikleri dinleme platformunda mevcut olmasının önemli olduğunu, %63’ü ise kütüphane uygulaması üzerinden erişimin önemli olduğunu belirtiyor.
  • Genel kurgu, türlere göre gelirlerin en büyük payını oluşturuyor ve 2023 gelirlerine göre %16 artış gösterdi. Bilim kurgu/fantastik, romantik ve genel kurgu dışı türler, gelir açısından geri kalan en popüler türleri oluşturuyor.
  • Tür satışlarında yıllık bazda en büyük artışlar romantik (+%30), çocuk ve genç yetişkin (+%26) ve bilim kurgu/fantastik (+%21) türlerinde görüldü.
  • AI tarafından seslendirilen sesli kitapların tüketimi ve sayısı artmış olsa da, AI tarafından seslendirilen sesli kitapları deneme isteği yıllık bazda düşüş göstermiş ve 2023’te %77 olan oran 2025’te %70’e geriledir.

Son nokta özellikle ilginç. İnsan okuyucuların AI performansları tarafından yerinden edilmesi, serbest okuyucuların çoğunun işlerinin düzensiz ve değişken olduğu profesyonel okuyucular arasında önemli bir endişe konusu.

Daha fazlası BURADA

Kaynak: RainNews

Okumaya devam et

Haberler

YouTube podcast yayıncılığına hakim değil

Podcast sektöründe YouTube hakkında tartışmaların endişe düzeyine ulaştığına dikkat çeken Paul Reesmandel, “Haberlerde ve konferanslarda, platformun artık podcasting’i ‘domine ettiği’ yönünde abartılı açıklamalar duyuyorum. Basitçe söylemek gerekirse, bu doğru değil” diyerek bir takım verilerle bu iddianın gerçek olmadığını savundu.

Yayınlanma tarihi

=>

YouTube’un, özellikle tüketicilerin video platformuna olan ilgisinin artması nedeniyle, podcasting alanında önemli bir güç haline geldiğine şüphe yok. Nisan 2023’te yayınlanan Cumulus Media / Signal Hill Insights Podcast Download araştırması, YouTube’un ABD’de en çok kullanılan podcast tüketim platformu olarak Spotify’ı ilk kez geride bıraktığını gösterdi. Platform, ertesi yıl Canadian Podcast Listener‘da Kanada’da da birinci sırada yer aldı.

O zamandan beri, podcasting topluluğunda YouTube hakkında tartışmalar, heyecan ve endişe doruk noktasına ulaştı. Haber makalelerinde ve konferanslarda, platformun artık podcasting’i “domine ettiği” yönünde abartılı açıklamalar da duyuyorum. Basitçe söylemek gerekirse, bu doğru değil.

Bu, mantık olarak kolay bir çıkarım. YouTube’un en çok tercih edilen podcast uygulaması olduğunu duyuyorsunuz. Buradan, bir numara olmanın hakimiyet anlamına geldiğini, podcast uygulamaları turnuvasının mutlak galibi olduğunu düşünmek çok da zor değil. Ancak bu bir spor değil ve tüketici tercihi Super Bowl veya FIFA Dünya Kupası değil. Tek gerçek şampiyonu bulmak için Wimbledon eleme turları yok.

Sıralamalara odaklanmak genel tabloyu bulanıklaştırır ve bugün Kuzey Amerika’da podcast yayıncılığını tek bir platformun domine etmediği gerçeğini gölgeliyor.

Spring Download araştırmasından alınan bir ön izleme, ABD’de YouTube’a olan tercihin artmaya devam ettiğini gösteriyor. Bugün, haftalık podcast tüketicilerinin %39’u en çok YouTube’u kullandığını söylüyor. Bu, diğer platformlardan daha büyük bir pay olsa da, %39 çoğunluk bile değildir.

Başka bir deyişle, podcast tüketicilerinin çoğunluğu – %61 – en sık YouTube dışında başka bir platform kullanıyor. Bunun yaklaşık yarısı Spotify (%21) ve Apple Podcasts’e (%8) birlikte gidiyor. Kalan %32’lik kısım ise iHeartRadio, Amazon Music, bir podcast’in web sitesi ve diğerleri de dahil olmak üzere uzun bir uygulama ve platform kuyruğu tarafından talep ediliyor.

Ölçülen şeyin ne olduğu konusunda da net olalım. Bu paylar, tüketicilerin en sık kullandıkları platformları temsil ediyor, ancak sadece bunları değil. YouTube’u en çok kullanan podcast tüketicilerinin %39’u diğer podcast platformlarını da kullanıyor. Aslında, YouTube’u en çok kullananların yarısı Spotify’ı da ara sıra veya sık sık kullanırken, en az dörtte biri Amazon Music, iHeartRadio veya Pandora’yı kullanıyor.

Çoğu tüketici tek bir podcast platformuna sahip değil, iki veya daha fazlasını kullanıyor. Sounds Profitable’ın araştırma ortağı olarak, Signal Hill Insights olarak, onların çığır açan araştırmalarındaki zengin bilgileri perde arkasından inceleme fırsatı buluyoruz. The Podcast Landscape 2024‘ten daha önce yayınlanmamış bir bulgu, platform hakimiyeti kavramını perspektifine oturtuyor. Aylık ABD podcast tüketicilerinin sadece %26’sı podcast’ler için tek bir uygulama veya hizmet kullandığını söyledi.

Dahası, ABD ve Kanada’daki YouTube kullanıcılarının en az yarısı, YouTube podcast’lerini ses platformlarında da dinlediklerini söylüyor. Bunun nedeni, ekranlara bakamayacakları veya bakmak istemedikleri zamanlar olması ve bu durumlarda sesin çok daha uygun olmasıdır.

Tüm bunlar, YouTube’u ve podcasting alanındaki artan etkisini küçümsemek için söylenmiş değildir. Ancak artık bu konudaki tartışmaları biraz yumuşatmanın zamanı gelmiştir. Şu anda tüm podcast yayıncılarının YouTube’u tamamen benimsemesi gerektiğini söylemek abartılıdır.

Bunun yerine, büyümeye odaklanan herhangi bir podcast yayıncısının, bu strateji YouTube’a girmeyi ertelemek veya direnmek olsa bile, düşünülmüş bir YouTube stratejisine sahip olması mantıklıdır. Podcast tüketicilerinin çoğu hala en sık ses odaklı platformları kullanıyor ve hatta YouTube’u öncelikli olarak kullananların çoğu ses uygulamaları kullanıyor. Bu (henüz) bir ölüm kalım meselesi değil.

YouTube podcasting, bu mecranın genel büyüme hikayesinin bir parçasıdır. Haftalık podcast tüketicilerinin büyük çoğunluğu (%86) en azından ara sıra YouTube’u kullanıyor ve bu, keşif için önde gelen kaynak. Bir podcast’in bundan yararlanabileceği birçok yol var ve panik, korku, çaresizlik veya teslimiyetle karar vermemek önemlidir.

Yani, hayır, YouTube podcasting sektörünü domine etmiyor. Podcast’lerin son derece çeşitli platform ve uygulamalardan oluşan bir ekosistemde kolayca dağıtılabilmesi, bu ortamda herhangi bir platformun domine etmesini engelleyen bir faktör olarak işlev görüyor. Ancak, YouTube yine de dikkate alınması gereken bir güç. Signal Hill olarak, altı yıldır birçok araştırmada YouTube’un yükselişini takip ediyoruz ve podcasting sektörünün gelişmeye ve büyümeye devam etmesiyle birlikte, podcast tüketicilerinin YouTube’u neden ve nasıl kullandığını araştırıp analiz etmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.

Spring Download’da paylaşacağımız daha birçok yeni içgörü var, örneğin insanların en sevdikleri podcast’leri nasıl ve nerede tükettikleri ve akıllı TV’lerin ortaya çıkan rolü gibi. 17 Haziran’da Cumulus Media ile düzenleyeceğimiz ücretsiz web seminerine mutlaka kaydolun.

Kaynak: Paul Riismandel / Signal Hill Insights

Okumaya devam et

Haberler

Yerel podcasting sektör için neden bir sonraki büyük sıçrama olabilir?

Podcast sektörünün deneyimli isimlerinden Mathew Passy, yerel podcast yayıncılığının sektör için bir sonraki büyük sıçrama olabileceğini savundu. Passy, “Mahallenizdeki pizza dükkânı The Daily’ye sponsor olmuyor. Ama kendi dağıtım bölgelerinde dinleyicileri olan bir programı destekleyebilirler” diye yazdı.

Yayınlanma tarihi

=>

Podnews’in editörü James Cridland, podcast:location etiketinin artan potansiyeline dikkat çekti. Bu etiket artık sadece podcast yayıncısının bulunduğu yeri değil, bölümün gerçekte hangi konumu ele aldığını da gösterebiliyor. Cridland, “Adelaide yakınlarındaki şarap imalathaneleri veya Fransa’daki katedraller hakkında yapılmış podcast’leri gösteren bir web sitesi hayal edin” diye yazdı.

Podcast hakkında benimle beş dakikadan fazla konuşmuşsanız, muhtemelen bu fikri savunduğumu duymuşsunuzdur: Yerel, podcast’in geleceğidir.

Her Zaman Hayalini Kurduğum Yerel Dizin

Yıllardır, tutkulu bir proje oluşturmayı hayal ediyorum: Dinleyicileri, yakın çevrelerine odaklanan içerik üreticilerle buluşturan bir dizin. Uygulamayı açtığınızda, bulunduğunuz konuma bağlı ilgili içerikler karşınıza çıkıyor. Genel trend konular değil, zengin, yere dayalı medya.

Belki de yakın kasabalardaki bağımsız restoranların yemeklerini öne çıkaran bir yemek severdir. Ya da yerel lisenin şampiyonluk şansını analiz eden, gelecek vadeden spor yorumcularından oluşan bir YouTube ikilisi. Ya da dün geceki belediye meclisi toplantısında neler olduğunu anlatan iki eski gazeteci.

Aynı uygulama eyalet düzeyinde içerik de sunabilir: Halk sağlığı uyarıları, ulaştırma departmanlarından güncellemeler, seçim bilgileri. Hatta, eyalet sınırının hangi tarafında olursanız olun, belirlenen pazarlama alanınızı (DMA) hesaba katarak, büyük lig spor haberlerini, şiddetli hava uyarılarını veya bölge çapındaki etkinlikleri ortaya çıkarabilir.

Teknoloji nihayet bu fikri yakalamaya başladı. Podcast:location etiketi ve OpenStreetMap entegrasyonu ile yeni nesil konum farkındalı podcast’ler için altyapı yerli yerine oturuyor.

Yerel Medya Neden Önemlidir (Çünkü Yerel Medya Önemlidir)

Yerel medyanın çöküşü, topluluk haberlerinde büyük boşluklar yarattı. On yıllardır süren medya konsolidasyonu, muhabirlerin, spikerlerin ve yapımcıların işten çıkarılmasına yol açtı ve kârlılık adına toplulukların önemli hikayelerinin anlatılmasını engelledi.

Ancak günümüzün araçları bu durumu tersine çeviriyor. Mikrofonu ve anlatacak bir hikayesi olan herkes, mahallesi için önemli olan hikayeleri paylaşabilir. Giriş engeli hiç olmadığı kadar düşük olmakla birlikte, deneyimli medya profesyonellerinin rehberliği, bu erişimi güçlü ve değerli yerel içeriğe dönüştürmeye yardımcı olabilir.

Yerel Podcasting’in Gerçek Hayattaki Avantajları

Nişiniz mahalleniz olduğunda, podcasting ile ilgili her şey daha erişilebilir, etkili ve ödüllendirici hale gelir.

1. Konuklarla Her Yerde Röportaj mı yapmanız gerekiyor? Dışarı çıkın yeter. İlgi çekici hikayelerden bolca var ve konuklarla yüz yüze görüşmek genellikle daha doğal ve ilgi çekici sohbetlere yol açar.

2. Gerçek Hayattaki Pazarlama Fırsatları NPR kadar büyük bir reklam bütçesine ihtiyacınız yok. El ilanları dağıtın, şehirde QR kodları asın veya yerel kafede sıra bekleyen insanlarla konuşun. (Conntap Podcast Beacon gibi bir araç, bu yüz yüze bağlantıları daha da kolaylaştırır; dokunarak programınızı anında paylaşın.)

3. Yüz Yüze Etkinlikler Gerçekleşebilir Hale Gelir Bir buluşma, canlı kayıt veya dinleme partisi düzenlemek ister misiniz? Dinleyicileriniz yakındadır. Uçuşlar, lojistik kabusları yok; sadece topluluk var.

4. Yerel İşletmeler Reklam Verebilir Mahallenizdeki pizzacı The Daily’ye sponsor olmuyor. Ancak, teslimat bölgelerindeki dinleyicileri olan bir programı desteklerler. Yerel podcasting, hem içerik oluşturucu hem de reklamveren için mantıklı olan, daha uyumlu ve daha değerli sponsorluklar sağlar.

İçerik Uzmanlarının Şu Anda Yapabilecekleri

Ben bu sözümü yerine getirmeyi planlıyorum. Topluluğumdaki yerel iş liderlerine odaklanan bir podcast başlatıyorum; sadece dinleyicilere hizmet etmek için değil, aynı zamanda müşterileri içerik stüdyomuza çekmek için bir araç olarak. Bu bir kazan-kazan durumu: Ağımı genişletiyorum, değer sunuyorum ve yerel olarak önemli olan hikayeleri yaygınlaştırmaya yardımcı oluyorum.

Mikrofonun arkasına geçmeye hazır değilseniz, ağ oluşturma, pazarlama veya hizmet sunumlarınızda yerel varlığınızı iki katına çıkarmanın yeni fırsatlar yaratabileceğini düşünün.

Gelecek Çok Yakında

Araçlar geliyor. Talep var. Peki ya izleyiciler? Onlar zaten kapınızın önünde.

Artık podcast yayınlarına başlamanın zamanı geldi.

Kaynak: Mathew Passy / PodNews

Okumaya devam et

En son