Bizimle iletişime geçin

Haberler

Spotify/Patreon entegrasyonu nasıl çalışıyor?

Spotify ile Patreon’un işbirliği yayıncıların gelir elde etmelerinde yeni bir fırsat oluşturuyor. Spotify ve Patreon hesaplarınızı nasıl bağlayabilirsiniz ve son kararı vermeden önce dikkat etmeniz gereken ayrıntılar neler?

Yayınlanma tarihi

on

Spotify ve Patreon’un bir entegrasyon başlatmak için ortaklık kurduğunu muhtemelen duymuşsunuzdur. Bu haber, podcast yayıncılarının artık yalnızca abonelere özel içeriklerini otomatik olarak Patreon’dan çekebilecekleri ve Spotify’da çok daha fazla dinleyiciye sunabilecekleri anlamına geliyor.

İçeriğinizi paylaşmak için bu iki platformu da kullanan bir podcaster iseniz, bunu duyduğunuza memnun olacaksınız. Özel içeriğinize daha fazla kulak verilmesi, para kazanmak için daha fazla fırsat anlamına geliyor.

Açıkçası, bu yeni entegrasyonun avantajları var. Ancak bunu kullanacaksanız dikkat etmeniz ve hatta ihtiyatlı olmanız gereken birkaç husus var.

Entegrasyonun gerçekte nasıl çalıştığına ve bu yeni ortaklığın bağımsız podcast yayıncılığı için ne anlama geldiğine hızlıca bir göz atalım.

Spotify-Patreon Entegrasyonu Nasıl Çalışır?

Spotify ve Patreon entegrasyonunu kullanmak için yapmanız gereken tek şey Patreon hesabınızı Spotify içerik oluşturucu hesabınıza bağlamak.

Hesaplarınız bağlandıktan sonra, Patreon tarafından barındırılan bölümler Spotify akışınızla senkronize olacaktır. Dinleyicilerin ücretsiz ve özel içerikleri ayırt edebilmesi için bir kilit sembolü ve ‘ücretli’ etiketi ile görünecekler. Birisi premium bir bölümü dinlemek için tıkladığında, ‘Erişim’ isteyip istemediklerini soran bir açılır banner görünecektir.

Düğmeye tıklayan herkes Patreon sayfanıza yönlendirilecektir. Orada, abonelere özel içeriğinize nasıl erişeceklerini öğrenebilirler (diğer bir deyişle bunun için ödeme yapabilirler).

Bu Haber Hakkında Neşelenmek İçin Nedenler

Elbette böyle bir entegrasyondan mutlu olmak için pek çok neden var. Özetle bu, dinleyicilerinizle birlikte premium podcast içeriği oluşturmanın ve bunlardan para kazanmanın kolaylaştırılmış bir yolunu sunuyor.

Podcast’iniz için zaten Patreon kullanıyorsanız, artık premium içeriğinizi milyonlarca Spotify kullanıcısına tanıtabilirsiniz. Önceden, dinleyiciler Patreon’a özel içeriklere yalnızca Patreon uygulaması içinden erişebiliyor ve dinleyebiliyordu. Patreon başlı başına bir dinleme platformu değil, bu nedenle insanların dinleme alışkanlıklarına yerleştirmek kolay değil. Bu içeriğin Spotify’da kullanılabilir hale getirilmesi şüphesiz bunu değiştirecektir.

Programınızı dinlemek için Spotify’ı zaten kullanan ancak Patreon’da yalnızca abonelere özel içeriğiniz olduğunu bilmeyen dinleyicileriniz varsa, bu artık ekstra maliyet veya çaba harcamadan bu premium içeriği onlara tanıtmaya başlayabileceğiniz anlamına geliyor. Spotify tanınmış bir marka olduğundan, dinleyicilerin de platform üzerinden içerik için ödeme yapma konusunda kendilerini rahat hissetmeleri muhtemeldir.

Bu Entegrasyon Konusunda Dikkatli Olmak İçin Nedenler

İşte bu hikayenin biraz alaycı kısmı geliyor…

Bu ortaklık podcast yayıncılığının en büyük iki teknoloji markasını içeriyor olsa da, bu durum podcast’ten para kazanma konusunda tüm yumurtalarınızı körü körüne bu yeni entegre olmuş büyük sepete atmanız gerektiği anlamına gelmiyor.

Bu iki şirket de son yıllarda podcast endüstrisinde istikrarlı ya da güvenilir oyuncular olduklarına dair bize güven verecek pek bir şey yapmadı. Aslında tam tersini yaptılar.

Patreon’a Ne Kadar Güvenebilirsiniz?

Sadece birkaç yıl önce Patreon, 2,3 milyon Patreon kullanıcısının kişisel verilerinin kamuya açıklandığı büyük bir veri sızıntısına karıştı. Peki Patreon buna nasıl tepki verdi? Birkaç yıl sonra, şirket hiçbir yorum yapmadan tüm veri güvenliği ekibiyle ‘yollarını ayırdı’.

Patreon’un destekçilerden her bağış için bir ücret almaya başlayacağını duyurduğu zamanı kim hatırlıyor? Haberler o kadar kötü gitti ki planlar hiçbir zaman hayata geçirilmedi bile.

Bu ayın başlarında, Patreon aniden ABD’deki kredi kartı faturalandırmasını İrlanda’daki faturalandırmaya çevirmeye karar verdi. Bu hamle, bankaların birçok işlemi potansiyel dolandırıcılık olarak reddetmesiyle sonuçlandı. Ve bir podcaster’ın keşfettiği gibi, Patreon geri dönen işlemlerle ilişkilendirilen tüm abonelikleri otomatik olarak siliyor.

Burada amacım Patreon’u kötülemek değil, Patreon’un tanınmış bir isim olmasının onu premium içeriğinizi barındırmak için güvenilir bir yer yapmadığı gerçeğini vurgulamak. Patreon yarın tüm faaliyetlerini durdurursa, özel podcast içeriğinizin de onunla birlikte batmayacağından nasıl emin olabilirsiniz?

Spotify’a Ne Kadar Güvenebilirsiniz?

Spotify hiç şüphesiz günümüzün en popüler podcast dinleme platformlarından biri olsa da, şirket son zamanlarda sektör için gereksiz bir istikrarsızlık yaratıyor.

Geçen yılki stratejileri en hafif tabirle oldukça düzensizdi. Hot Pod’dan Amrit Kahled geçtiğimiz günlerde bunu ‘raydan çıkmak’ olarak tanımladı. Spotify, özel anlaşmalar sağlamak için büyük isim yapmış podcast yayıncılarına büyük miktarlarda nakit para aktardı (örneğin The Obamas’ Higher Ground ve Esther Perel ile Where Should We Begin) ancak kısa bir süre sonra onları baltaladı.

Ayrıca en başarılı podcast medya şirketlerinden bazılarını (Gimlet ve Parcast) satın aldılar ancak bunları hızla küçülterek ‘Spotify Stüdyoları’ haline getirdiler. Bu hamleyle 11 özel podcast yayını son buldu. Spotify podcasting ekibindeki sürekli işten çıkarmalar da bir başka tehlike işareti.

Spotify’ın Patreon entegrasyonuyla ilgili basın açıklamasında özellikle sarsıcı bulduğum bir alıntı vardı:

“Bazı platformlar yaratıcıları ve hayranlarını birbirinden uzaklaştıran kapalı sistemler kurmaya odaklanırken, Spotify ve Patreon başta yaratıcılar ve hayranlar olmak üzere herkese daha fazla değer sunan daha açık bir ekosistem inşa ediyor.”

Julian Gutman, Patreon Baş Ürün Sorumlusu

Ancak Spotify’ın son yıllardaki stratejisi, yüksek profilli programlarla anlaşmak ve onları yalnızca kendi platformlarına kilitlemek oldu. Bu, podcasting için ‘açık bir ekosistemi’ desteklemek anlamına gelmiyor. Tam tersi. Elbette, Spotify son birkaç yılda podcast yayıncılığının profilini yükseltmede büyük bir rol oynadı, ancak sektörde ona yönelik eleştiriler çoğu zaman haklı.

Peki, Patreon-Spotify Entegrasyonunu Kullanmalı mıyım?

Tekrar ediyorum, burada Spotify ve Patreon’un podcast planlarınızın bir parçası olmaması gerektiğini söylemek için bulunmuyorum. Hatta hiç de öyle değil. İçeriğinizi mümkün olduğunca çok platformda yayınlamak podcast’in büyümesi için kritik önem taşıyor. Spotify üzerinden premium Patreon içeriği satmak, bonus içeriğinizden kazanç elde etmenin hızlı, kolay ve yaygın bir yolu gibi görünüyor.

Ancak birincil podcast gelir akışınız olarak buna odaklanmadan önce dikkatlice düşünün. Kaydolun, test edin ve mutlaka deneyin. Hatta iyi giderse buna biraz daha fazla zaman ayırabilirsiniz. Ancak bunun, halihazırda sahip olduğunuz diğer para kazanma yollarının pahasına olmadığından emin olun. Daha istikrarlı, sizin kontrolünüzde olan ve sektördeki oldukça güvenilmez ve öngörülemez iki oyuncunun insafına kalmayan yollar.

Kaynak:Ketie Paterson / The Podcast Host

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Araştırma

İngiltere’de iş liderlerinin yüzde 55’i her gün podcast dinliyor

Markalı içerik ajansı Lower Street ve medya araştırma şirketi ContentFX’in yeni araştırmasına göre, Birleşik Krallık’taki iş liderlerinin yüzde 55’i her gün podcast dinliyor.

Yayınlanma tarihi

=>

Lower Street ve ContentFX’in ortak araştırması, ulaşılması zor B2B kitlelerinin ilgisini çekmek için “markalı podcast’lerin” gücünü ortaya koydu.

Lower Street, ContentFX ortaklığıyla ABD ve Birleşik Krallık’tan 511 iş liderinin katıldığı kapsamlı bir podcast çalışmasının sonuçlarını yayınladı. Çalışma, hem katılımcıların podcast dinleme alışkanlıklarını inceliyor hem de B2B kitlelerine ulaşmaya çalışan markalar için etkinliğin temel faktörlerini ortaya çıkarıyor.

Araştırma, markalı podcast’lerin erişilmesi zor olan bu karar alıcılar için güçlü bir araç olduğunu ortaya koyduve büyüyen B2B podcast pazarı için benzersiz bilgiler sağladı.

Lower Street Pazarlama Müdürü Steven Bonnard, “İş dünyasındaki karar vericiler arasında podcast tüketimi çok önemli; pazarlamacıların bu mecranın bu grup üzerindeki etkisini tam olarak kavraması hayati önem taşıyor. Araştırmamız, podcast’lerin iş dünyası liderleriyle kurduğu yüksek etkileşimin altını çizmekle kalmıyor, aynı zamanda huninin üst kısmındaki metriklerde de net bir artış olduğunu vurguluyor” dedi.

Araştırma, ankete katılan iş liderlerinin ve kurucuların yarısından fazlasının (yüzde 55) ve liderlik rolündeki yöneticilerin ve çalışanların yüzde 51’inin düzenli olarak podcast dinlediğini ortaya koydu. Daha da önemlisi, bu üst düzey yöneticiler aynı zamanda reklamları ve marka mesajlarını da sıklıkla dinlediklerini belirttiler.

Bu durumu daha ayrıntılı bir şekilde anlamak için, çalışma, şirketlerin yaratıcı stratejilerini geliştirmelerine ve kitlenin ilgisini korurken markalaşma konusunda en uygun dengeyi sağlamalarına yardımcı olmak amacıyla önde gelen B2B podcast’leri için geniş ölçekli bir deney içeriyordu. Araştırma, beğenilen podcast’lerin 3,1 kat daha fazla marka bilinirliği ve 2,1 kat daha fazla marka tercih edilirliği yarattığını gösterdi. Bu da kaliteli reklam öğelerinin marka sonuçlarını yönlendirmede oynadığı derin rolü vurguluyor.

Çalışma ayrıca, bir podcast’e ek marka mention’larının dahil edilmesinin yalnızca sponsorluk bilinirliğini artırmakla kalmayıp aynı zamanda izleyici katılımını da artırdığını ve tüm bunların podcast’in genel beğenilirliğine zarar vermediğini ortaya koydu.

Marketing Scientist Group Genel Müdürü ve ContentFX’in baş araştırmacısı Peter Hammer, “Araştırma yaklaşımımızı büyüyen B2B podcasting sektörüne uygulamak için Lower Street ile ortaklık yapmaktan heyecan duyuyoruz. Bu bulgular, sempatik, iyi markalı podcast’lerin pazarlamacılar için güçlü sonuçlar sağlayabileceğini vurguluyor” diye konuştu.

Ayrıca Lower Street ve ContentFX’in araştırması, iş dünyasındaki karar vericilerin yüzde 36’sının podcast’leri öncelikle yeni şeyler öğrenmek için dinlediğini gösterdi. Bilgiye duyulan bu açlık, karar verme yetkisi daha yüksek olan kişiler arasında daha da belirgin; bu kişilerin yüzde 87’si bilgilendirici podcast’lerden hoşlandıklarını ifade etti.

Lower Street Pazarlama Müdürü Steven Bonnard da bu görüşe katılıyor:

“Günümüzün hızlı tempolu iş dünyasında gürültüyü kesmek çok önemli. Podcast’ler bunun için güçlü bir araç sunarak markaların iş beklentileriyle etkileşime geçmesine ve potansiyel müşteriler arasında akılda kalmasına olanak tanıyor. Yaygaranın ortasında, markalı podcast’ler etkili bir pazarlama aracı olarak ortaya çıkıyor.”

Kaynak: PodNews

Okumaya devam et

Haberler

Markalar için en iyi podcast formatı hangisi?

Annalise Nielsen’in yazdığı bu analizde, markalar için “Anlatıya Dayalı Podcast’ler” ile “Anlatıya Dayalı Olmayan Podcast’lerin” etkinliğinin karşılaştırılmasını okuyabilirsiniz.

Yayınlanma tarihi

=>

Son zamanlarda çok sık duyduğum bir şey var.

“CEO’muz Smartless gibi bir programa ev sahipliği yapacak.”

Anlıyorum, gerçekten anlıyorum. Smartless şu anda son derece popüler bir podcast (eskiden sık sık duyduğum Joe Rogan referanslarını bile geride bıraktı). Konuştuğum marka yöneticileri sadece pazarlamacı değil, aynı zamanda podcast hayranları. Ve ezici bir çoğunlukla, Smartless’ı tüketiyor gibi görünüyorlar. Dolayısıyla, çok sevdikleri bir programın başarısını yeniden yaratmaya neden hevesli olduklarını anlıyorum.

Yıllar içinde bana CEO’larının “ham” ve “düzenlenmemiş” röportajlarından oluşan bir podcast hazırlayacaklarını söyleyen yeni potansiyel marka ortaklarıyla kaç kez konuştuğumu anlatamam. Ve yine anlıyorum, sevdiğiniz ve dinlediğiniz podcast’lerin başarısını taklit etmeye çalışmak bariz görünüyor ve bunların çoğu ham ve düzenlenmemiş röportaj şovları gibi görünüyor. Ancak geçmişte bu konu gündeme geldiğinde kendimi çok ince bir çizgide yürürken buldum. Bir yandan, muhtemelen podcast’lerin gücünü ve hedef kitlelerine ulaşma potansiyelini araştırmak için iyi bir zaman harcamış olan yeni arkadaşıma iltifat etmek istiyorum. Diğer yandan da onları podcast formatına yönelik diğer yaklaşımları değerlendirmeleri için nazikçe zorlamak istiyorum.

Bunun nedeni sohbet programlarına karşı kişisel bir husumet değil. Kuşkusuz yayın akışım çoğunlukla belgesel tarzı veya kurgu programlarla dolu, ancak uzun süreli röportaj veya sohbet tarzı programların sağladığı arkadaşlığı ve eğlenceyi anlıyorum. Hayır, Pacific Content’in sohbet programları üretmekle tanınmamasının nedeni, bunların markalar için ne kadar etkili olduğu ya da olmadığı konusunda bir fikir sahibi olmamızdır.

Signal Hill Insights sayesinde artık bunu destekleyecek verilere sahibiz.

Marka tercih edilirliği test edildiğinde, podcast’lerinde anlatı yaklaşımını benimseyen markalar, sohbet veya röportaj formatını kullananlara kıyasla ortalama yüzde 10 daha fazla tercih edilirlik artışı elde etti.

Yüzde 10 puan!

Peki, burada ne oluyor? Sohbet veya röportaj formatı marka olmayanlar için işe yarıyor gibi görünüyor (bkz: Smartless, Joe Rogan, Armchair Expert, vb.). Anlatı programları neden markalı dünyada üstünlük sağlıyor?

Bence burada birkaç şey oluyor.

Kalite Kontrol

Burada rol oynayabileceğini düşündüğüm büyük bir faktöre değinmek istiyorum. “Podcast patlamasının” başlangıcında, kabaca 2014 civarında, podcast’ler hakkında hala tam olarak ortadan kalkmamış bir anlatı vardı: Podcast’ler ucuz ve üretmesi kolay.

Tek yapmanız gereken bir mikrofona konuşmak! Bunu herkes yapabilir!

Bence anlatı içeren ve içermeyen programlar arasında bu kadar keskin bir fark görmemizin en büyük nedenlerinden biri, “anlatı içermeyen” kategorisinin, bir podcast yapmanın ucuz ve kolay olacağını düşünme tuzağına düşen markaların tüm programlarını kapsamasıdır.

Peki bu gerçekten adil bir karşılaştırma mı? Doğası gereği, anlatı podcast’leri önemli ölçüde zaman ve özen gerektirir. Tek bir röportaj milyonları birleştirilebilir, parçalara ayrılabilir, analiz edilebilir ve net bir başlangıcı, ortası ve sonu olan bir hikaye anlatmak için tekrar bir araya getirilebilir. Buna karşılık, bir marka yatırımlarının minimum düzeyde olacağına inandığı için röportaj tarzı bir podcast üretmeyi seçtiyse, o zaman yapılacak iş sadece röportajı kaydetmek ve yayınla düğmesine basmaktan ibarettir. Ancak emek harcamazsanız ödülünü de alamazsınız.

Hedef kitlenizi kesinlikle cezbedecek ve dinleyiciler arasında marka tercih edilirliğini artıracak röportaj tarzı bir program yapmak mümkün mü? Elbette mümkün. Ama bu programı yapmak kolay mı? Hayır. Sonuç elde etmek için sunucu eğitimine, ön prodüksiyona, soru yazımına, araştırmaya – ve evet, hatta kurguya, aynı miktarda emek harcamanız gerekir.

Ünlü Faktörü

Markasız röportaj podcast’lerini bu kadar başarılı kılan şeyin ne olduğuna da bakmamız gerekiyor. Önemli bir faktör mü? Ünlüler. Evet, bu aktörler ve influencer’lar podcast’e yayında olma deneyimiyle geliyorlar, bu nedenle CEO’nuza kıyasla sunuculuk konusunda bir avantaja sahip olabilirler. Ancak bunun da ötesinde, bu podcast’lerin cazibesinin bir parçası da bu aktörlerin gerçekte kim olduklarına dair bir fikir edinme potansiyelidir. Bu podcast’lerin sağladığı o küçük “ham” ve “düzenlenmemiş” anlarda elde ettiğimiz şey budur.

Açıkçası, CEO’nuz muhtemelen potansiyel dinleyicilere bu tür bir cazibe sağlamıyor (eğer Jason-Bateman-Will-Arnett-Sean-Hayes düzeyinde bir şöhrete sahip değillerse). Dinleyicilerin umurunda değil.

Burada bir miktar “hayatta kalan önyargısı” olabileceğini de belirtmekte fayda var. Listelerin zirvesine çıkan son derece başarılı sohbet programlarına odaklanıyoruz ve terk edilen pek çok programı unutuyoruz. Bu yazıyı yazarken Signal Hill Insights’tan Matt Hird bana eski başkan Barack Obama’nın podcast yayıncılığına yaptığı talihsiz girişimi hatırlattı – ki Obama “ünlü faktörüne” sahip harika bir konuşmacıdır – ve podcast yayını bile sadece üç ay sürdü. Barack Obama bile röportaj tarzı bir şovun altından kalkamadı!

Sizi Eğlendirmemize İzin Verin

Bir podcast yapmaya başlarken markaların göz önünde bulundurması gereken pek çok şey vardır: Hangi konuları ele alacaksınız? Hangi bilgileri paylaşmak istiyorsunuz? Hangi konuklara ulaşacaksınız? Tüm bu kararları verirken bazen markaların en önemli soruyu gözden kaçırdığını düşünüyorum: Dinleyici bu programdan ne elde edecek?

Markanızı mükemmel bir şekilde temsil etseniz ve podcast’te süper değerli bilgiler paylaşsanız bile, kimse dinlemezse program işe yaramaz.

Peki dinleyiciler podcast’lerinden ne ister?

Öncelikle eğlenmek isterler.

(Dinlemek için en önemli ikinci nedenin ilginç hikayeler duymak olduğunu görmek de ilginç).

Elbette, anlatı içermeyen eğlenceli bir podcast yapmak mümkün. Ancak anlatı içermeyen podcast’ler üreten markalar bu ilkeyi akıllarında tutuyor mu? Bu bence B2B pazarlamacılarının özellikle hatırlaması gereken bir konu (özellikle de B2B kitlesi son zamanlarda markalı podcast pazarını ele geçirmiş gibi göründüğü için). B2B pazarlamacılarının hedef kitlesi genellikle işleriyle tanımlansa da, bu dinleyiciler sadece çalışanlardan ibaret değil; onlar aynı zamanda herkesle aynı nedenlerle hangi podcast’i dinleyeceklerini seçen insanlar. Hikaye ve eğlence istiyorlar. Sadece karşılıklı oturup sektöre özgü konuları tartışmak yeterli değil. Dinleyiciler, eğlenceye öncelik veren başka bir program seçeceklerdir.

Dinleyicilerinizin seveceği bir program yaptığınızda, markanızı da sevmelerini sağlarsınız.

Dinleyicilerinizin seveceği bir program yapmak istiyorsanız, onlara bir hikaye anlatın.

Kaynak: Annalise Nielsen / Pacific Content

Okumaya devam et

Haberler

YouTube yayınlarını podcast olarak dinleyin ve yayınlayın

Listenbox, herhangi bir podcast uygulamasını kullanarak YouTube’u arka planda oynatmanın kolay bir yolunu sunuyor.

Yayınlanma tarihi

=>

Listenbox, herhangi bir podcast uygulamasını kullanarak YouTube’u arka planda oynatmanın kolay bir yolunu sunuyor.

Listenbox ile, örneğin saatlerce süren ders dizilerini dinlemek kolaylaşıyor; uygulama dinleme noktanızı anımsıyor ve kaldığınız yerden devam edebsiliyorsunuz.

Güzel özelliklerinden bir diğeri ise her yeni bölüm yayınlandığında otomatik olarak çevrimdışı hazır hale gelebiliyor ve senkronize çalışabiliyor.

Ayrıca podcast uygulamaları, uyku zamanlayıcısı ve sessizliği ayarlama gibi resmi uygulamanın desteklemediği birçok şeyi destekliyor.

Okumaya devam et

En son